BU RAHATLIK NEREYE KADAR
Arda'da 6.ayı nasıl sabırsızlıkla beklemiştim anlatamam.Daha tabii bir çocuğa yemek yedirmeye çalışmanın gerçekte ne anlama geldiğini bilmeyen taze anne olarak hayallerim renkli mama sandalyesinden,rengarenk önlüklerden ve çeşit çeşit tabak,kaşıktan öteye geçmiyordu.Çok eğlenecektik ,çoook.Gelsindi bir an önce şu 6.ay.Sonra gördük neyin ne olduğunu çok şükür.Bir çocuğa yemek yedirmek için herhangi bir Türk annesinin yapacağı tüüüüm hataları yapıp üstüne bir de kendi yaratacılığım ve korkularımı da ekleyip ortaya karışık kendi kendine yemek yemekte uzun süre zorlanan ,yeni tatlar denemeye son derece kapalı(halbuki uyumlu uyumsuz her türlü şeyi karıştırıp,püre yapıp,köftenin içine katıp,yoğurda bulayıp verdim ağzına.Zamanında neleri yedi,şimdi denemiyor), hayatta çiğ sebze yemeyen bir çocuk yetiştirdim.Arda'da sınıfta kaldığım en büyük konu bence budur.Bir de dağınıklığı var ama o bence biraz da yapı meselesi yaaa,tek başıma ben bir çocuğu bu kadar dağınık ve rahat yapmış olamam(Belki azıcık olabilirim.Yazarım birgün nedenlerini çocukluğuma inerek.)
Çok uzattım.Neyse işte bu türlü türlü nedenlerden dolayı Kayra'nın ek gıdaya geçmesini hiçbir şeklde sabırsızlıkla beklemedim.Mama sandalyesi olarak Arda'nın mama sandalyesini düz kahverengi gibi hiç sevmediğim bir renkle kaplattık,tabak olarak da evdeki çerez kaselerini kullanıyoruz.Ve eğer yanlış hatırlamıyorsam ben Arda'nın çanağını,çömleğini sterilizatöre koyuyordum.Kayra'da bulaşık makinesinde yıkıyorum.Silikon kaşıkları da bebek deterjanıyla yıkayıp,kurutup kullanıyorum.Bir tek su içirmeye çalıştığım bardağı var delikli,arada onu atıyorum sırf sterilizatörü kullanmak için.Sterilizatörü falan hep yeni aldım ve hiç doğru düzgün kullanmadım,mutfak tezgahında gereksiz yer kaplıyor,kaldıracağım ama içime oturuyor,dursun bir süre daha.
Kayra'nın ne yediğini yazacağım yazamıyorum bu akşam.Tamam başlıyorum.3.haftayı yarın tamamlıyoruz ek gıda verme olayında.İlk 2 hafta patates,havuç ya da bal kabağı ikilisinin yanına hergün bir çeşit sebze ve duruma göre irmik ya da şehriyeyi ekleyerek buharda pişirip bir güzel rondodon geçirip verdim.Bildiğimiz püre kıvamında verdim..BWL biraz uzak şu an benim için ama son 3 gündür öğleden sonra ara öğün olarak bir küçük dilim elmayı filenin içine koyup eline veriyorum.Öncesinde havuç da yedi bu şekilde.Filenin içinde ama:))Gayet güzel ısırıp,küçültüp,emip yiyor bir şekilde.Meyveleri fileye koyup eline vermek suretiyle kendi yiyecek anlaşılan.
Sonra bu haftanın başında sabah ilk şekerlemesinden sonra yoğurt başladım vermeye.İlk gün geri püskürttü.2.gün bir tatlı kaşığı yedi,sonra vermemiş olabilirim,hatırlamıyorum,çok uyuyunca o öğünü atladım galiba,zaten genelde o saatlerde dışarıya çıkıyoruz,yanıma yoğurt almak aklımın köşesine gelmiyor(Sorumluluk sahibi anne,ahh ilkinde böyle değildim elbette,saati geldi mi burnundan sokardım yoğurdu).
Ne kadar yiyor?Öğlen ve akşam her 2 öğünde de küçük boy çerez kasesine 2 yemek kaşığı koyuyorum.Bazen bitiriyor,bazen bitiremiyor.Dert ediyor muyum?Hayır.Bitirirse biraz daha ekliyorum ama önce boş tabağı ona gösterip neyi başardığını gösteriyorum.Koca bir tabak dolusu yemeği önüne koyup bitirememesini izleyip,başarısızlık hissini ona tattırmaya gerek yok.Bu ayın hatta ilk bir yılın tamamen yiyecekleri tanımak üstüne kurulu olduğunu kabullendim,sindirdim.Anne sütüm o istediği sürece ilk bir yıl benim için 1.sırada olacak.Çünkü hangi sebzeyi hangi tahıl grubu ya da et grubuyla beraber yerse yesin aşırı yemediği sürece sütten aldığı kaloriyi alamayacak.Bütün uykularından önce emziriyorum.Eskiye oranla çok daha uzun süre emmeye başladı.25-30 dakika emiyor.
Hemen hemen tüm kış sebzelerini denedik.Pırasa,ıspanak,brokoli,karnıbahar,kereviz.Hepsini doktorunun tavsiyesiyle yaptık bu arada.Çünkü karnıbahar,brokoli gaz yapar diye endişelendim ama hiçbirşey olmadı.Bir de geçen hafta "e tamam alıştı,artık tarhanaya geçebiliriz" dedim.Yazın bildik bir yere yaptırmıştık annnemle tarhanayı.O kadar tatsız sebzeden sonra tarhanayı çok seveceğini düşünmüştüm ama yemedi.Ben verdikçe o hepsini dışarı püskürttü."Eyvallah,bu akşam sadece anne sütüyle uyursun"dedim.Dönelim 8 yıl öncesine,hemen yeni bir çeşit bulamaç yapılıp,onu ağzına tıkıştırmaya çalışırdım.Bu akşam da "artık yeter" dedim,patates,havuç yanına bir sebze pişirmekten baydım .Yoğurdu sulandırıp içine tam buğday unu ekleyip kaynattım,içine bir avuç şehriye koydum,pişince de zeytinyağı ekledim,onu verdim.Küçük bir kasenin yarısını yedi.Bu haftadan sonra daha da çeşitlendireceğiz artık.Haftaya sebzenin yanına kıyma eklemeye başlayacağım.
Asıl haftaya doktor kontrolümüz var,bakalım orda ne olacak?Kilo aldı mı?Almadı mı?Bu rahatlık nereye kadar bakalım...
27 Şubat 2016 Cumartesi
24 Şubat 2016 Çarşamba
ORDAN BURDAN KISACIK
-Şubat bitmek mi bilmedi yoksa bir tek bana mı öyle geldi.Kime sorsam yooo çok çabuk geçti diyor.Daha ayın 24'ü,5 gün daha var(29 gün bir de ,sevimsiz).Ay,bitsin diye gün sayıyorum,niye olduğunu da bilmiyorum."Bitince ne olacak?" diyorum.Cevap yok...Tamam güzeldi,sıcaktı,bahardı ama ben sıkıldım.Kayra da 6. ayda takılı kaldı sanki 7 olamadı gitti.
-Dün apartmanda çalışan zat-ı muhterimi boğmak üzereydim.Kayra arabada uyudu,nasıl olduysa indirirken ve asansörde yukarıya çıkartırken uyanmadı.Ben de çektim arabasını evin içinde kapının önüne,orda alsın uykusunu dedim.3 aydır boyamadığı doğal gaz borusunu o gün o saatte bizim katta boyayacağı tuttu.Bin tane gürültü,boya kokusu,yetti mi?Hayır.Hava nasıl rüzgarlıydı dün,içeriye kesif bir sigara kokusu doldu.Tam bizim kapının önünde sigara içiyor.O an kafamda boğuyorum zaten ama yetmiyor kapıyı açıp avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum,beni tek tutan Kayra'nın uykusu...Nasıl bir saplantı olduysa çocuğun uykusu ben de.Bir de sigaranın külünü dökmüş eşiğe,öyle de gitti valla,silmedi bile.Bu ne şimdi?Anlamadım ki...Toplum içinde yaşamak mı?Adama göre orası benim kapımın önü değil,dışarda bir yer,kendi evi olmadığı sürece sorun yok...Ama bugün yarın konuşucam bu konuyu yöneticiyle...
-Momiji bebek koleksiyonuna başlamaya karar verdim.Niye bilmiyorum.Uzun süredir görüyordum instagramda falan beğeniyordum.Bir arkadaşıma kahve içmeye gittim geçen gün toplu olarak çok güzel duruyorlardı.Bayıldım.Eve gelince sipariş verdim,cuma günü geldi.Ama daha tek olduğu için o gün aldığım keyfi ya da duyguyu yakalayamadım.Her ay bir tane alırım.
Canım istemezse almam.Zaten hiçbir şey ben de kolay kolay tutku haline dönmedi.Bakalım.
-Bir de pilatese 7 ay aradan sonra yeniden döndüm.Benim hayatta yaptığım ilk ve tek spor(yazın sudan çıkmamacasına yüzmeyi severim ama işte 2-3 ay),35 yaşından sonra hayatıma soktum.Kesin ilk paketten sonra bırakırım dedim.2.yıl bitti.Doğuma yakın bıraktım.Şimdi yine başladım.Haftada bir gün akşam,bir de cumartesi sabah çoook erken çocukları babaya bırakıp,kaçıyorum.Güzel bir spor bence,çok faydasını gördüm.Bir de son 3-4 aydır şuursuzca yemeseydim,çok iyi olacaktı.
-Yemek yapmam lazımken oturdum bunları yazıyorum.Şimdi gidip akşam için enfes bir kıymalı BAMYA pişireceğim,akşam evde şenlik var yani.Kayra ek gıdaya geçince her pimpir anne gibi başlangıçta organik alalım dedim.İpek Hanım'ın çiftliğinden konserve bamya geldi ne yapayım pişirmiyim de çöpe mi gitsin.Hem bu sayede markete gitme derdim de bitti.Sebze yok,şimdi ne pişereceğim derdim de(tek derdim var ne zaman pişireceğim...Mesala şimdiye ne dersin Ayşegül Hanım)...Zaten buradaki marketlerde doğru düzgün sebze yok neredeyse her gün bir pazar var ama Kayra'yla zor o işler...Neyse kaçtım ben akşam için ziyafet hazırlamaya gidiyorum...
NOT:Yukarıdaki benim ilk momijim.Hemen fotoğraflamak lazımdı...
-Dün apartmanda çalışan zat-ı muhterimi boğmak üzereydim.Kayra arabada uyudu,nasıl olduysa indirirken ve asansörde yukarıya çıkartırken uyanmadı.Ben de çektim arabasını evin içinde kapının önüne,orda alsın uykusunu dedim.3 aydır boyamadığı doğal gaz borusunu o gün o saatte bizim katta boyayacağı tuttu.Bin tane gürültü,boya kokusu,yetti mi?Hayır.Hava nasıl rüzgarlıydı dün,içeriye kesif bir sigara kokusu doldu.Tam bizim kapının önünde sigara içiyor.O an kafamda boğuyorum zaten ama yetmiyor kapıyı açıp avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum,beni tek tutan Kayra'nın uykusu...Nasıl bir saplantı olduysa çocuğun uykusu ben de.Bir de sigaranın külünü dökmüş eşiğe,öyle de gitti valla,silmedi bile.Bu ne şimdi?Anlamadım ki...Toplum içinde yaşamak mı?Adama göre orası benim kapımın önü değil,dışarda bir yer,kendi evi olmadığı sürece sorun yok...Ama bugün yarın konuşucam bu konuyu yöneticiyle...
-Momiji bebek koleksiyonuna başlamaya karar verdim.Niye bilmiyorum.Uzun süredir görüyordum instagramda falan beğeniyordum.Bir arkadaşıma kahve içmeye gittim geçen gün toplu olarak çok güzel duruyorlardı.Bayıldım.Eve gelince sipariş verdim,cuma günü geldi.Ama daha tek olduğu için o gün aldığım keyfi ya da duyguyu yakalayamadım.Her ay bir tane alırım.
Canım istemezse almam.Zaten hiçbir şey ben de kolay kolay tutku haline dönmedi.Bakalım.
-Bir de pilatese 7 ay aradan sonra yeniden döndüm.Benim hayatta yaptığım ilk ve tek spor(yazın sudan çıkmamacasına yüzmeyi severim ama işte 2-3 ay),35 yaşından sonra hayatıma soktum.Kesin ilk paketten sonra bırakırım dedim.2.yıl bitti.Doğuma yakın bıraktım.Şimdi yine başladım.Haftada bir gün akşam,bir de cumartesi sabah çoook erken çocukları babaya bırakıp,kaçıyorum.Güzel bir spor bence,çok faydasını gördüm.Bir de son 3-4 aydır şuursuzca yemeseydim,çok iyi olacaktı.
-Yemek yapmam lazımken oturdum bunları yazıyorum.Şimdi gidip akşam için enfes bir kıymalı BAMYA pişireceğim,akşam evde şenlik var yani.Kayra ek gıdaya geçince her pimpir anne gibi başlangıçta organik alalım dedim.İpek Hanım'ın çiftliğinden konserve bamya geldi ne yapayım pişirmiyim de çöpe mi gitsin.Hem bu sayede markete gitme derdim de bitti.Sebze yok,şimdi ne pişereceğim derdim de(tek derdim var ne zaman pişireceğim...Mesala şimdiye ne dersin Ayşegül Hanım)...Zaten buradaki marketlerde doğru düzgün sebze yok neredeyse her gün bir pazar var ama Kayra'yla zor o işler...Neyse kaçtım ben akşam için ziyafet hazırlamaya gidiyorum...
NOT:Yukarıdaki benim ilk momijim.Hemen fotoğraflamak lazımdı...
22 Şubat 2016 Pazartesi
EK GIDAYA GEÇİŞ SEZON:1 BÖLÜM:2
EMZİRME ÜZERİNE
Bugün emzirme üzerine kendi deneyimlerim,okuduklarım ve öğrendiklerimle ilgili birkaç şey yazmak istiyorum.Arda'yı 15 ay emzirebildim ben.11.ay çalışmaya başladım.Önce gün içinde buzluktaki süt stoğumu tükettiler,sonra klinikte sağıp eve getirdiklerimi,onlar bitince gündüz normal süte geçti.Sadece gece uyku öncesi emzirme kaldı.Derken tek memeye indik,diğerindeki süt üretimi durmuştu.Bu arada Arda da artık isteksizdi.Sonra bir gece karşılıklı anlaşarak ayrılmaya karar verdik.Sadece bir gecede sırtını okşayarak ve şarkı söyleyerek noktaladık bu işi.
Kayra'da ne olacak tam bilemiyorum.Arda'da işe dönmek istedim,Kayra'da şu an öyle bir isteğim ve acelem yok,evde yaymış oturuyorum(oturmak?).Ama 15 aydan daha uzun süre emzirme isteğim de yok açıkcası(15.ay tekrar konuşalım).Tabi Kayra isterse başımın üstü de diyebilirim.Ama şundan eminim ki sütüm olduğu sürece ilk bir yıl ağırlık hep anne sütü olacak.
İkisi de ilk altı ay anne sütü aldılar.Arda problemsizdi,işler hiç karışmadı.Emdi,uyudu,kalktı,emdi,bazen emmedi.Açıkçası hatırlamıyorum da ne zaman emerdi?Nasıl emerdi?Doğaldı herşey,sorgusuz,sualsiz.
Kayra'da 2.aydan 3.aya geçerken eğitim adı altında kendi hür irademle işi az kalsın batırıyordum ki son anda "ne yapıyorum ben yahu?" diyerek toparladım.Zaten herhalde ilk çocuğu 0-6 ay arası tereyağından kıl çeker gibi büyütüp ikinci çocukta aval aval bakan bir ben varımdır şu hayatta diye düşünüyorum. 2 saatte bir 5-10 dakika uyku öncesi emip uyumak isteyen çocuğu ben 3 saatte bir,uykudan kalkınca,en az 15 dakika emzirmeliyim diyerek(çünkü Tracy Hogg öyle diyordu,yoksa hatalı ebeveyn olurdum)strese sokup,kendimi de sinir edip 3 gün içinde falan sütümü azalttım.Birden daha önce anne olduğum geldi aklıma,vazgeçip eski sisteme geri döndüm.
Sonra da Harvey Karp ve Carlos Gonzales'in kitaplarını okuyarak durumu iyice sabitledim.Diyor ki Carlos Gonzales'in kitabında;
1-Çocuğunuza güvenin:O ne zaman emip ne zaman emmeyeceğine karar verebilecek kadar akıllı.
2-Emzirme arasındaki süreyi uzatmaya çalışmayın:Bırakın ne zaman istiyorsa o zaman,ne kadar istiyorsa o kadar emsin.Kayra hazır olmadığında 3 saat kuralını uygulamaya çalışınca sütüm azaldı.Çünkü sütün olması için tek şart onun istediği zaman ve istediği kadar,doğru bir pozisyonda emmesi.Sen niye doğaya karşı çıkıyorsun değil mi?Ama olayı kendi akışına bırakınca herşey yoluna girdi.Şu an 6. ayda gündüz 3 ya da 4 saatte bir emiyor.Gece 1 ya da 2 kez emiyor.Gece emzirmelerinin arasına en az 4-5 saat koymaya çalışıyorum.Ama bunu ağlama sesine göre değerlendiriyorum.Eğer emzirip uyuttuysam ve 1 saat sonra kalktıysa bu açlık için olmuyor genelde.Uyanıp yeniden uykuya dalamıyor.Bu aşamada baba devreye girip onu uyutuyor.Uyuduysa ve 4 ya da 5 saat sonra kalktıysa emziriyorum.Hep mi böyle oluyor?Hayır,geçen gece 2 saatte bir kalktı,babasını itti ve her kalktığında genizden gelen bir ağlama sesi vardı,emmek istiyordu.Emzirdim,uyudu.Büyüme atağı olduğunu düşündüm.Çünkü 2-3 gece sürdü bu olay.
3-Emme süresine takılmayın:Beni en çok kendimden şüphe ettiren bu süre meselesi oldu.Çünkü sevgili Tracy Hogg'un kitabında bir bebek 5 dakika emiyorsa ve bir saat sonra tekrar emmek istiyorsa o "atıştırmacı bebek"olabilir ,tam doymadığı için de sık sık uyanır gibi bir cümle yazıyordu.Yanlış anlaşılmasın doyabileceği de yazıyordu ama minimum 15 dakika emmeli diye de bir süre veriyordu.Ben Kayra'yı maksimum 7-8 dakika emzirebiliyordum o da tek memeden.Sonra kafasını çevirip,hayata kaldığı yerden devam ediyordu.Ben de kesin kararımı verdim,hata bendeydi,daha uzun süre emzirmeliydim,Kayra'yı kendisinin istediği kadar emmesine izin verdiğim için onu "atıştırmacı bir bebek" yapmıştım.O yüzden de sık sık uyanıyordu. Ama kitapta der ki bazı bebekler 2-3 ay civarında 5,7 hatta 3 dakikada tüm ihtiyaç duydukları sütü emebilecek yetkinliği kazanır.Ama bunu annelere söylemezler ve her bebeğe ortalama aynı süreyi önerirler.Gerçekten de Kayra zaten güçlü emme refleksiyle ilk başta acayip bir hızla emip 5.dakikada doyuyordu.Yani 3-4 dakika emmesi sütünüzün olmadığı yada bebeğinizin doymadığı anlamına gelmiyormuş.
4-Sütün artması için birşeyler yapmak gerekli mi?Burası benim en sevdiğim kısım.Bir kitap bir insanı ancak bu kadar rahatlatır.Bence yeni doğum yapan anneler eğer çevrelerinde çok fazla 50 yaş üstü kadın (anne,kayınvalide,onların gün arkadaşları,onların apartman komşuları,sizin kendi komşularınız,asansördeki teyzeler...)varsa az sonra aşağıda yazacağım cümleyi bir kağıda yazıp kapı girişine,görmezlerse diye salonda koltuğun karşısındaki duvara falan asmalılar.Ben şanslıydım.Etrafımda çok fazla insan yoktu.Genelde kendi arkadaşlarım vardı.Onlarda süt ve emzirme olayını çözmüş ve bitirmiş kişilerdi.Sormuyorlardı öyle "Süt var mı yok mu" diye.Varsa vardır yoksa da anneyi ilgilendirir diye susuyorlardı bence.Ama var öyle bir sürü teyze yeni anne olmuş kadının memesindeki süt miktarıyla kafayı bozup"Doyurabiliyor musun sen bu çocuğu?"diye bodoslama soran.SÜT MİKTARI ANNEYE DEĞİL ÇOCUĞA BAĞLIDIR.AZ SÜT İÇEN YA DA ÇOK SÜT İÇEN ÇOCUK VARDIR.ANNENİN SÜTÜ AZ YA DA ÇOK DEĞİLDİR.HER ZAMAN TAMI TAMINA ÇOCUĞUNA YETECEK KADARDIR.Bunlar benim cümlelerim değil kitapta yazan cümleler.Bir annenin bu cümleleri özümseyerek emzirmeye başlaması bile bence onu her olumsuzluğun karşısında 1-0 öne geçirir.Sözün özü aylık kontrollerde aldığı kiloyu doktoru yeterli buluyorsa ya da kiloyu az aldı ama fiziksel ve bilişsel gelişimi yerindeyse gece çok uyanıyor diye sütünüzün yetmediğini düşünmenin bir anlamı yoktur.
Bir annenin ancak aşağıdaki 3 durumda sütü yetersiz kalırmış.
*Bebek yeteri kadar emmiyorsa(hastaysa,karnı suyla ya da bitki sularıyla şişirildiyse veya ona biberon verildiyse)
*Bebek kötü bir şekilde emerse(emziğe ya da biberona alıştığı için dilini yanlış yerleştiriyor ya da çok kilo kaybettiği için zayıf düştüyse)
*Bebeğe emme fırsatı verilmezse(çünkü bir saat düzeni tuturulmaya çalışılır ya da meme istediğinde emzikle oyalanması sağlanır)
"Bu üç durum haricinde bütün annelerin tamı tamına çocuklarının ihtiyaç duyduğu kadar sütü olacaktır" diyor Carlos Gonzales.
Ben 2 bebeğimde de sütümün artması için ekstra hiçbir şey yemedim.Sadece gazları olmasın diye günde bir fincan rezene çayı içtim.Suyu her zamanki gibi günde 1,5 litre içtim.Her zaman sabahları iyi kahvaltı yapar,mutlaka bir yumurta yerim.Genelde de dengeli beslenmeye çalışırım ama bunu emzirdiğim için değil genel olarak yaparım(yapardım.Son 2-3 ayda biraz sapıtmış olabilirim ,tatlıyı abartmış olabilirim,doğum kilolarımı nerdeyse verip sonra üstüne 3 kilo almış olabilirim.Bu ayrı yazı konusudur.)İlk başlarda Kayra'yı her emzirdiğimde beynimdeki susama merkezi sinyal veriyordu, deli gibi su içmek istiyordum.O da zamanla geçti.Arda'da böyle birşey olmamıştı ama Kayra'da çok belirgindi.Aslında tek bir gerçek var.Yorgunsam,uykusuzsam,moralim bozuksa daha az süt oluyor,dinlenmiş ve moralliysem daha çok süt oluyor.Anne psikolojisi herşeydir kısaca.
Süt ve emzirme konusunda genel olarak çok rahattım,hala çok rahatım.Ama tabiki her ay düzenli doktor kontrolleriyle(10 gün gecikmeli düzenli kontroller)ve doktorumuzun verdiği tavsiyelerle de bu işi götürdüğümüzü söylemek gerek.Doktorumuz da anne sütü konusunda son derece hassastı ilk 6 ay.Katı gıda için bile çok acelesi olmadı.Öncelik anne sütü diyerek bizi destekledi.
Özellikle herşeyi Kayra'nın kontrolüne bırakınca zamanla taşlar yerine oturdu.Çok erken açmaya çalıştığım emzirme araları artık kendiliğinden 3 saate çıktı.Bazen bir seferde 10-15 bazen 20 dakika emiyor(ben zorlamıyorum o emiyor)ve çok daha uzun süre tok duruyor.Geceleri 1 ya da 2 sefer emmek için kalkıyor.Arada uyanıp emmeden yeniden uykuya daldığı oluyor.Ağlama sesine göre acıkıp acıkmadığını anlayabiliyorum.Ama bunları hem 6.ayda hem de 2.çocukta ancak yapıyorum.Üçüncüde tabiki herşey daha kolay olucak:))))Şaka.Bitti o konu bizde.Net.
Bugün emzirme üzerine kendi deneyimlerim,okuduklarım ve öğrendiklerimle ilgili birkaç şey yazmak istiyorum.Arda'yı 15 ay emzirebildim ben.11.ay çalışmaya başladım.Önce gün içinde buzluktaki süt stoğumu tükettiler,sonra klinikte sağıp eve getirdiklerimi,onlar bitince gündüz normal süte geçti.Sadece gece uyku öncesi emzirme kaldı.Derken tek memeye indik,diğerindeki süt üretimi durmuştu.Bu arada Arda da artık isteksizdi.Sonra bir gece karşılıklı anlaşarak ayrılmaya karar verdik.Sadece bir gecede sırtını okşayarak ve şarkı söyleyerek noktaladık bu işi.
Kayra'da ne olacak tam bilemiyorum.Arda'da işe dönmek istedim,Kayra'da şu an öyle bir isteğim ve acelem yok,evde yaymış oturuyorum(oturmak?).Ama 15 aydan daha uzun süre emzirme isteğim de yok açıkcası(15.ay tekrar konuşalım).Tabi Kayra isterse başımın üstü de diyebilirim.Ama şundan eminim ki sütüm olduğu sürece ilk bir yıl ağırlık hep anne sütü olacak.
İkisi de ilk altı ay anne sütü aldılar.Arda problemsizdi,işler hiç karışmadı.Emdi,uyudu,kalktı,emdi,bazen emmedi.Açıkçası hatırlamıyorum da ne zaman emerdi?Nasıl emerdi?Doğaldı herşey,sorgusuz,sualsiz.
Kayra'da 2.aydan 3.aya geçerken eğitim adı altında kendi hür irademle işi az kalsın batırıyordum ki son anda "ne yapıyorum ben yahu?" diyerek toparladım.Zaten herhalde ilk çocuğu 0-6 ay arası tereyağından kıl çeker gibi büyütüp ikinci çocukta aval aval bakan bir ben varımdır şu hayatta diye düşünüyorum. 2 saatte bir 5-10 dakika uyku öncesi emip uyumak isteyen çocuğu ben 3 saatte bir,uykudan kalkınca,en az 15 dakika emzirmeliyim diyerek(çünkü Tracy Hogg öyle diyordu,yoksa hatalı ebeveyn olurdum)strese sokup,kendimi de sinir edip 3 gün içinde falan sütümü azalttım.Birden daha önce anne olduğum geldi aklıma,vazgeçip eski sisteme geri döndüm.
Sonra da Harvey Karp ve Carlos Gonzales'in kitaplarını okuyarak durumu iyice sabitledim.Diyor ki Carlos Gonzales'in kitabında;
1-Çocuğunuza güvenin:O ne zaman emip ne zaman emmeyeceğine karar verebilecek kadar akıllı.
2-Emzirme arasındaki süreyi uzatmaya çalışmayın:Bırakın ne zaman istiyorsa o zaman,ne kadar istiyorsa o kadar emsin.Kayra hazır olmadığında 3 saat kuralını uygulamaya çalışınca sütüm azaldı.Çünkü sütün olması için tek şart onun istediği zaman ve istediği kadar,doğru bir pozisyonda emmesi.Sen niye doğaya karşı çıkıyorsun değil mi?Ama olayı kendi akışına bırakınca herşey yoluna girdi.Şu an 6. ayda gündüz 3 ya da 4 saatte bir emiyor.Gece 1 ya da 2 kez emiyor.Gece emzirmelerinin arasına en az 4-5 saat koymaya çalışıyorum.Ama bunu ağlama sesine göre değerlendiriyorum.Eğer emzirip uyuttuysam ve 1 saat sonra kalktıysa bu açlık için olmuyor genelde.Uyanıp yeniden uykuya dalamıyor.Bu aşamada baba devreye girip onu uyutuyor.Uyuduysa ve 4 ya da 5 saat sonra kalktıysa emziriyorum.Hep mi böyle oluyor?Hayır,geçen gece 2 saatte bir kalktı,babasını itti ve her kalktığında genizden gelen bir ağlama sesi vardı,emmek istiyordu.Emzirdim,uyudu.Büyüme atağı olduğunu düşündüm.Çünkü 2-3 gece sürdü bu olay.
3-Emme süresine takılmayın:Beni en çok kendimden şüphe ettiren bu süre meselesi oldu.Çünkü sevgili Tracy Hogg'un kitabında bir bebek 5 dakika emiyorsa ve bir saat sonra tekrar emmek istiyorsa o "atıştırmacı bebek"olabilir ,tam doymadığı için de sık sık uyanır gibi bir cümle yazıyordu.Yanlış anlaşılmasın doyabileceği de yazıyordu ama minimum 15 dakika emmeli diye de bir süre veriyordu.Ben Kayra'yı maksimum 7-8 dakika emzirebiliyordum o da tek memeden.Sonra kafasını çevirip,hayata kaldığı yerden devam ediyordu.Ben de kesin kararımı verdim,hata bendeydi,daha uzun süre emzirmeliydim,Kayra'yı kendisinin istediği kadar emmesine izin verdiğim için onu "atıştırmacı bir bebek" yapmıştım.O yüzden de sık sık uyanıyordu. Ama kitapta der ki bazı bebekler 2-3 ay civarında 5,7 hatta 3 dakikada tüm ihtiyaç duydukları sütü emebilecek yetkinliği kazanır.Ama bunu annelere söylemezler ve her bebeğe ortalama aynı süreyi önerirler.Gerçekten de Kayra zaten güçlü emme refleksiyle ilk başta acayip bir hızla emip 5.dakikada doyuyordu.Yani 3-4 dakika emmesi sütünüzün olmadığı yada bebeğinizin doymadığı anlamına gelmiyormuş.
4-Sütün artması için birşeyler yapmak gerekli mi?Burası benim en sevdiğim kısım.Bir kitap bir insanı ancak bu kadar rahatlatır.Bence yeni doğum yapan anneler eğer çevrelerinde çok fazla 50 yaş üstü kadın (anne,kayınvalide,onların gün arkadaşları,onların apartman komşuları,sizin kendi komşularınız,asansördeki teyzeler...)varsa az sonra aşağıda yazacağım cümleyi bir kağıda yazıp kapı girişine,görmezlerse diye salonda koltuğun karşısındaki duvara falan asmalılar.Ben şanslıydım.Etrafımda çok fazla insan yoktu.Genelde kendi arkadaşlarım vardı.Onlarda süt ve emzirme olayını çözmüş ve bitirmiş kişilerdi.Sormuyorlardı öyle "Süt var mı yok mu" diye.Varsa vardır yoksa da anneyi ilgilendirir diye susuyorlardı bence.Ama var öyle bir sürü teyze yeni anne olmuş kadının memesindeki süt miktarıyla kafayı bozup"Doyurabiliyor musun sen bu çocuğu?"diye bodoslama soran.SÜT MİKTARI ANNEYE DEĞİL ÇOCUĞA BAĞLIDIR.AZ SÜT İÇEN YA DA ÇOK SÜT İÇEN ÇOCUK VARDIR.ANNENİN SÜTÜ AZ YA DA ÇOK DEĞİLDİR.HER ZAMAN TAMI TAMINA ÇOCUĞUNA YETECEK KADARDIR.Bunlar benim cümlelerim değil kitapta yazan cümleler.Bir annenin bu cümleleri özümseyerek emzirmeye başlaması bile bence onu her olumsuzluğun karşısında 1-0 öne geçirir.Sözün özü aylık kontrollerde aldığı kiloyu doktoru yeterli buluyorsa ya da kiloyu az aldı ama fiziksel ve bilişsel gelişimi yerindeyse gece çok uyanıyor diye sütünüzün yetmediğini düşünmenin bir anlamı yoktur.
Bir annenin ancak aşağıdaki 3 durumda sütü yetersiz kalırmış.
*Bebek yeteri kadar emmiyorsa(hastaysa,karnı suyla ya da bitki sularıyla şişirildiyse veya ona biberon verildiyse)
*Bebek kötü bir şekilde emerse(emziğe ya da biberona alıştığı için dilini yanlış yerleştiriyor ya da çok kilo kaybettiği için zayıf düştüyse)
*Bebeğe emme fırsatı verilmezse(çünkü bir saat düzeni tuturulmaya çalışılır ya da meme istediğinde emzikle oyalanması sağlanır)
"Bu üç durum haricinde bütün annelerin tamı tamına çocuklarının ihtiyaç duyduğu kadar sütü olacaktır" diyor Carlos Gonzales.
Ben 2 bebeğimde de sütümün artması için ekstra hiçbir şey yemedim.Sadece gazları olmasın diye günde bir fincan rezene çayı içtim.Suyu her zamanki gibi günde 1,5 litre içtim.Her zaman sabahları iyi kahvaltı yapar,mutlaka bir yumurta yerim.Genelde de dengeli beslenmeye çalışırım ama bunu emzirdiğim için değil genel olarak yaparım(yapardım.Son 2-3 ayda biraz sapıtmış olabilirim ,tatlıyı abartmış olabilirim,doğum kilolarımı nerdeyse verip sonra üstüne 3 kilo almış olabilirim.Bu ayrı yazı konusudur.)İlk başlarda Kayra'yı her emzirdiğimde beynimdeki susama merkezi sinyal veriyordu, deli gibi su içmek istiyordum.O da zamanla geçti.Arda'da böyle birşey olmamıştı ama Kayra'da çok belirgindi.Aslında tek bir gerçek var.Yorgunsam,uykusuzsam,moralim bozuksa daha az süt oluyor,dinlenmiş ve moralliysem daha çok süt oluyor.Anne psikolojisi herşeydir kısaca.
Süt ve emzirme konusunda genel olarak çok rahattım,hala çok rahatım.Ama tabiki her ay düzenli doktor kontrolleriyle(10 gün gecikmeli düzenli kontroller)ve doktorumuzun verdiği tavsiyelerle de bu işi götürdüğümüzü söylemek gerek.Doktorumuz da anne sütü konusunda son derece hassastı ilk 6 ay.Katı gıda için bile çok acelesi olmadı.Öncelik anne sütü diyerek bizi destekledi.
Özellikle herşeyi Kayra'nın kontrolüne bırakınca zamanla taşlar yerine oturdu.Çok erken açmaya çalıştığım emzirme araları artık kendiliğinden 3 saate çıktı.Bazen bir seferde 10-15 bazen 20 dakika emiyor(ben zorlamıyorum o emiyor)ve çok daha uzun süre tok duruyor.Geceleri 1 ya da 2 sefer emmek için kalkıyor.Arada uyanıp emmeden yeniden uykuya daldığı oluyor.Ağlama sesine göre acıkıp acıkmadığını anlayabiliyorum.Ama bunları hem 6.ayda hem de 2.çocukta ancak yapıyorum.Üçüncüde tabiki herşey daha kolay olucak:))))Şaka.Bitti o konu bizde.Net.
13 Şubat 2016 Cumartesi
EK GIDAYA GEÇİŞ,SEZON:1 BÖLÜM:1
Ek gıdaya geçtik biz.Uyku konusunda Kayra'nın karşısında sınavlarda çalışmadığı yerlerden çıkmış öğrenci misali kaldığımdan bu sefer dedim ben bir araştırma yapayım ne yapabilirim diye.
5.aydan itibaren eve yığdım yine kitap...Kıvançcım yemekle ilgili kitapları görünce "Eyvah,bu da uyku işine dönecek araştırdıkça işler karışacak"da dedi.Ama ben o sırada Carlos Gonzales'in pek bir popüler olan kitabı "Çocuğum Yemek Yemiyor"u okuyordum ve okudukça ferahlıyordum.Hatta en son yemezse yemesin yani diyerek bitirdim kitabı.
Sonra geçen hafta doktor kontrolünde gördük ki büyümemiş fazla.Kısa süreli bir dertlenişten sonra gittik aldık buharda yemek pişiren aletlerden bir adet,içine de koyduk bir patates bir havuç yaptık püre,verdik önüne...
Benim plan;bir tatlı kaşığı püreyi tabağa koyacağım,tadına bakacak,kafayı çevirecek,ben de"kalkalım o zaman"diyeceğim,ertesi gün bir daha..,Kayra'nın yaptığı yemek yemekten keyif alan insanların gözlerindeki ışıltıyla kaşıkları ardı ardına havada kapmak...Ben yine ters köşe.Neyse 4-5 gündür patatesin havucun yanına birgün ıspanak,birgün karnıbahar,birgün pırasa ekledim,bazen az bazen çok yedi.
Bu yaptığımız benim istediğim ideal beslenme şekli değil aslında,baştan söyleyeyim.Ben aslında BLW(Baby-led Weaning)diye şu sıralar meşhur olmuş ya da benim yine olayı geriden takip ettiğim temelinde beslenme işini tamaaamennn bebeğe bırakan beslenme sistemini uygulamak istiyorum.Bebek biz ne yiyorsak onu yiyecek(sağlıklı,tuzsuz,şekersiz olmasını vurgulamama gerek yok sanırım)6.ay yiyecekler tutabileceği gibi hazırlanıp önüne konulacak.Ne istiyorsa,ne zaman istiyorsa,ne kadar istiyorsa o kadar yiyecek.Süper olurdu benim için,boğazına birşey takılıp,boğulursa fobim olmasaydı.Ben sırf bu yüzden Arda'nın kendi başına yemek yeme olayını 4 yaşına kadar halledememiş insanım.Arda'nın eline birşey verince soğuk ter dökerdim boğazına kaçtı kaçacak diye.Çocuk yemek yemeyi öğrenemedi benim yüzümden.Ana okuluna giderken her dönem bir posta fırça yedim öğretmenlerden bu çocuk yemek yiyemiyor diye.
Halbuki kitapta diyor kaçmaz,imkansız,çok nadir diye...Bebekler 6.ayla 8.ay arasında ancak ağızlarının yerini bulurlar diyor,o ara kendileri için gerekli olan herşeyi hala anne sütünden alırlar diyor,kendileri ne kadar ısıracaklarını bilirler diyor,sizin beslemenizden daha güvenlidir kendi başına yemesi diyor,çok ısırırsa bile öğürür bu onun kendini koruma yöntemidir diyor,böylece öğrenir az ısırmayı diyor,nefes boruları sizin sandığınızdan daha geridedir diyor...
Ama ben bugün haşladığım havuca baktım,baktım,veremedim.Bir de şimdi bu çocuk püreyi de yedi güzel,iştahla,bozmasam mı diye de düşünüyorum.Bir yandan püre bir yandan bir yandan birkaç ay sonra eline haşlanmış sebze vermek nasıl olur acaba?
Bu yöntemi geçmiş tecrübeme dayanarak iki nedenden ötürü istiyorum1-Kendi kendine yeme işini çook erken halletsin.2-Her sebzenin,meyvenin tadını ayrı ayrı alsın.Bezelye yesin diye bezelye püresini köfte harcına katmak gibi,tarhana çorbasını yoğurdun içine karıştırmak gibi saçççma sapan şeyleri bu sefer yapmak istemiyorum hatta yapmayacağıma nerdeyse eminim.Yemezse yemesin deyip işin içinden sıyrılmayı düşünüyorum.
Ek gıda konusunda anlatacağım birkaç birşey daha var.Onlar da yakında...
Sevgiler...
5.aydan itibaren eve yığdım yine kitap...Kıvançcım yemekle ilgili kitapları görünce "Eyvah,bu da uyku işine dönecek araştırdıkça işler karışacak"da dedi.Ama ben o sırada Carlos Gonzales'in pek bir popüler olan kitabı "Çocuğum Yemek Yemiyor"u okuyordum ve okudukça ferahlıyordum.Hatta en son yemezse yemesin yani diyerek bitirdim kitabı.
Sonra geçen hafta doktor kontrolünde gördük ki büyümemiş fazla.Kısa süreli bir dertlenişten sonra gittik aldık buharda yemek pişiren aletlerden bir adet,içine de koyduk bir patates bir havuç yaptık püre,verdik önüne...
Benim plan;bir tatlı kaşığı püreyi tabağa koyacağım,tadına bakacak,kafayı çevirecek,ben de"kalkalım o zaman"diyeceğim,ertesi gün bir daha..,Kayra'nın yaptığı yemek yemekten keyif alan insanların gözlerindeki ışıltıyla kaşıkları ardı ardına havada kapmak...Ben yine ters köşe.Neyse 4-5 gündür patatesin havucun yanına birgün ıspanak,birgün karnıbahar,birgün pırasa ekledim,bazen az bazen çok yedi.
Bu yaptığımız benim istediğim ideal beslenme şekli değil aslında,baştan söyleyeyim.Ben aslında BLW(Baby-led Weaning)diye şu sıralar meşhur olmuş ya da benim yine olayı geriden takip ettiğim temelinde beslenme işini tamaaamennn bebeğe bırakan beslenme sistemini uygulamak istiyorum.Bebek biz ne yiyorsak onu yiyecek(sağlıklı,tuzsuz,şekersiz olmasını vurgulamama gerek yok sanırım)6.ay yiyecekler tutabileceği gibi hazırlanıp önüne konulacak.Ne istiyorsa,ne zaman istiyorsa,ne kadar istiyorsa o kadar yiyecek.Süper olurdu benim için,boğazına birşey takılıp,boğulursa fobim olmasaydı.Ben sırf bu yüzden Arda'nın kendi başına yemek yeme olayını 4 yaşına kadar halledememiş insanım.Arda'nın eline birşey verince soğuk ter dökerdim boğazına kaçtı kaçacak diye.Çocuk yemek yemeyi öğrenemedi benim yüzümden.Ana okuluna giderken her dönem bir posta fırça yedim öğretmenlerden bu çocuk yemek yiyemiyor diye.
Halbuki kitapta diyor kaçmaz,imkansız,çok nadir diye...Bebekler 6.ayla 8.ay arasında ancak ağızlarının yerini bulurlar diyor,o ara kendileri için gerekli olan herşeyi hala anne sütünden alırlar diyor,kendileri ne kadar ısıracaklarını bilirler diyor,sizin beslemenizden daha güvenlidir kendi başına yemesi diyor,çok ısırırsa bile öğürür bu onun kendini koruma yöntemidir diyor,böylece öğrenir az ısırmayı diyor,nefes boruları sizin sandığınızdan daha geridedir diyor...
Ama ben bugün haşladığım havuca baktım,baktım,veremedim.Bir de şimdi bu çocuk püreyi de yedi güzel,iştahla,bozmasam mı diye de düşünüyorum.Bir yandan püre bir yandan bir yandan birkaç ay sonra eline haşlanmış sebze vermek nasıl olur acaba?
Bu yöntemi geçmiş tecrübeme dayanarak iki nedenden ötürü istiyorum1-Kendi kendine yeme işini çook erken halletsin.2-Her sebzenin,meyvenin tadını ayrı ayrı alsın.Bezelye yesin diye bezelye püresini köfte harcına katmak gibi,tarhana çorbasını yoğurdun içine karıştırmak gibi saçççma sapan şeyleri bu sefer yapmak istemiyorum hatta yapmayacağıma nerdeyse eminim.Yemezse yemesin deyip işin içinden sıyrılmayı düşünüyorum.
Ek gıda konusunda anlatacağım birkaç birşey daha var.Onlar da yakında...
Sevgiler...
9 Şubat 2016 Salı
BÜYÜMEK İSTEMEMİŞ
Kayra'nın 6.ay kontrolü için cumartesi günü doktorumuzun muaynehanesinden içeri girerken 2 tane çocuğu da 6 ay anne sütüyle beslemiş ve iyi kilolara getirmiş olan bir annenin özgüvenine sahiptim.Bekleme odasında "bitse de gitsek" modundaydım.Hatırlıyorum da Arda'nın doktor kontrollerinde inanılmaz heyecanlı olur,doktor ne diyecek diye sabırsızlıkla bekler,dahası o kontrol randevuları ay dönümünü bir gün geçmezdi.Bir sonraki ayın randevu tarihi bir önceki ayda alınır ve kolay kolay iptal edilmezdi.
Şimdi Kayra'yı mesela 6.ay kontrolüne bir hafta gecikmeli,geçen ay aşı yokmuş diye 5.ay kontrolüne 10 gün gecikmeli falan götürdüm.Ek gıdaya bana kalsa bu ayın sonuna doğru başlardım ama o iş öyle olmadı.
Neyse biz içeri girdik,kısa bir sohbet,Kayra'nın üstünü çıkardık tartıya koyduk.Şimdi bu aydan itibaren kilo alımının yavaşlayacağını bildiğimden 300-400 gr almıştır diye düşünüyorum ama 500 gr da dese doktor şaşırmam,o vaziyetteyim.Ama o da ne!Tartı neredeyse geçen ayki rakamla aynı sadece 90 gr almış(o da yanaklara gitmiştir zaten).Boya baktık yarım cm uzamış,kafa çapı desen öyle.Doktor"Kayra bu ay büyümek istememiş"dedi,geçti.Tabi ben o sırada üst seviyedeki özgüveni yerlerden toplamaya çalışırken,doktoru da niye böyle oldu acaba diye didiklemeye başladım.Kadıncağız,"Kafaya takılacak birşey yok,olur bazen öyle,önemli olan altı ay anne sütüyle beslenmesi"diye beni rahatlatmaya çalıştı.2'si ağızdan,3'ü bacaktan 5 aşıyı da olup,boyumuzun ölçüsünü alıp çıktık ordan.
Arabada kendimce nedenleri sıralayıp durdum.Gece emzirmelerini bire düşürmüştüm,gündüzleri uzun uyumuyordu ben de kafaya takmamaya başlamıştım uyanırsa tekrar uyutmuyordum,sürekli emerken uyumaya alışmasın diye 20-25 dakikadan uzun emzirmeyip,hafif emiyorken o dakikadan sonra memeden ayırıyordum.Sonra döndüm Kayra'ya"Evladım niye büyümedin bu ay?"diye sordum ama o sırada ağzıyla patiğini çıkarmayı başarmış iştahla çorabını kemirip onu çıkarmaya çalışıyordu.
Olayı da benden başka hiç kimse 2.kez sorgulamadı bu arada.Kime söylesem ilk tepki "Alacağı kadar aldı zaten daha ne alsın"oldu.Ben de ilk şoku atlatıp normal hayatıma geri döndüm ama eğer önümüzdeki ay kontrolünde yine olduğumuz yerde sayarsak"Yetişin dostlar,çocuğum kilo almıyor"tarzı bir yakarış yazısı yazabilirim ona göre.
Sevgiler...
Not:Bu arada ek gıdaya başladık 2 gündür.Onu da sonraki yazıda detaylandıracağım.
Şimdi Kayra'yı mesela 6.ay kontrolüne bir hafta gecikmeli,geçen ay aşı yokmuş diye 5.ay kontrolüne 10 gün gecikmeli falan götürdüm.Ek gıdaya bana kalsa bu ayın sonuna doğru başlardım ama o iş öyle olmadı.
Neyse biz içeri girdik,kısa bir sohbet,Kayra'nın üstünü çıkardık tartıya koyduk.Şimdi bu aydan itibaren kilo alımının yavaşlayacağını bildiğimden 300-400 gr almıştır diye düşünüyorum ama 500 gr da dese doktor şaşırmam,o vaziyetteyim.Ama o da ne!Tartı neredeyse geçen ayki rakamla aynı sadece 90 gr almış(o da yanaklara gitmiştir zaten).Boya baktık yarım cm uzamış,kafa çapı desen öyle.Doktor"Kayra bu ay büyümek istememiş"dedi,geçti.Tabi ben o sırada üst seviyedeki özgüveni yerlerden toplamaya çalışırken,doktoru da niye böyle oldu acaba diye didiklemeye başladım.Kadıncağız,"Kafaya takılacak birşey yok,olur bazen öyle,önemli olan altı ay anne sütüyle beslenmesi"diye beni rahatlatmaya çalıştı.2'si ağızdan,3'ü bacaktan 5 aşıyı da olup,boyumuzun ölçüsünü alıp çıktık ordan.
Arabada kendimce nedenleri sıralayıp durdum.Gece emzirmelerini bire düşürmüştüm,gündüzleri uzun uyumuyordu ben de kafaya takmamaya başlamıştım uyanırsa tekrar uyutmuyordum,sürekli emerken uyumaya alışmasın diye 20-25 dakikadan uzun emzirmeyip,hafif emiyorken o dakikadan sonra memeden ayırıyordum.Sonra döndüm Kayra'ya"Evladım niye büyümedin bu ay?"diye sordum ama o sırada ağzıyla patiğini çıkarmayı başarmış iştahla çorabını kemirip onu çıkarmaya çalışıyordu.
Olayı da benden başka hiç kimse 2.kez sorgulamadı bu arada.Kime söylesem ilk tepki "Alacağı kadar aldı zaten daha ne alsın"oldu.Ben de ilk şoku atlatıp normal hayatıma geri döndüm ama eğer önümüzdeki ay kontrolünde yine olduğumuz yerde sayarsak"Yetişin dostlar,çocuğum kilo almıyor"tarzı bir yakarış yazısı yazabilirim ona göre.
Sevgiler...
Not:Bu arada ek gıdaya başladık 2 gündür.Onu da sonraki yazıda detaylandıracağım.
6 Şubat 2016 Cumartesi
KAYRA'YA GÖRE UYARLANMIŞ HARVEY KARP YÖNTEMLERİ
Ben Harvey Karp ismini biraz geç keşfettim.Kayra doğmadan önce okumayı çok isterdim. Hazırlıklarımı da ona göre yapardım. Şimdi etrafımda doğum yapacak birini gördüğüm anda hemen Harvey Karp kitaplarını mutlaka okumasını öneriyorum. Çünkü eğer zamanında okumuş olsaydım doğduğu andan itibaren Kayra'yı kundağın içinde uyuturdum,bunun için de doğru düzgün bir kundak edinirdim.Sonradan alışsın diye debelenmek zorunda kalmazdım.
Şimdi bu yazacaklarımı yazarken bile ben bunları sekiz sene önce neden bilmiyordum,neden bu kadar araştırmamıştım diye hafiften bir suçluluk duyuyorum.Arda doğup da eve getirdiğimizde annemle yaklaşık 3 hafta falan savaş halindeydim.3. haftanın sonunda yalnız kalmak istediğimi söyleyip herkesi gönderdim.Çünkü Arda sabaha karşı uyanıp uyumadığında ya da akşam üstleri uyumadığında,huysuzlandığında annem onu battaniyeye sarıp(kundak bile değildi),hafifçe salladığında Arda sakinleşip uyurken ben çocuğuma yanlış şeyler yapıyorsun,kundak yapıyorsun,sallıyorsun diye kadıncağıza söylemediğimi bırakmıyordum.O da beni Arda'nın o an için rahatladığına inandırmaya çalışıyordu.Ama tabi lohusalık hormonlarıyla beraber cinler sürekli tepemde olduğundan zaman zaman aşırı kırıcı olduğumda feci bir gerçek olarak önümde duruyor.
Sekiz sene sonra annem Kayra 40 günlük olana kadar benle kalıp sonra gitmişti.Sonra ben çok zor bir süreç geçirince 3.ayın sonunda yeniden gelip kapıdan içeri girdiğinde Kayra'yı sımsıkı kundak yapılmış şekilde beşikte sallanırken,tepesinde de beyaz gürültü çalarken görünce bir miktar şok yaşamasının nedeni sekiz yıl önce yaptıklarım ve söylediklerimdir heralde.
Niye böyle bir görüntüyle karşılaşmıştı; çünkü ben Harvey Karp'ın "Mahallenin En Mutlu Bebeğinin Uyku Kitabı"nı okuyup kendi çapımda bir aydınlanma yaşamıştım. Ayrıntılı yazmayacağım zira her yerde var ne yapılması gerektiği.Ben Tracy Hogg' da olduğu gibi bazı bölümlerde nasıl çuvalladığımı ama bebeğime göre nasıl uyarladığımı yazacağım.Şuna artık yüzde yüz inanıyorum ki her bebek farklıdır ve onları tek bir sistemle yola getirmek diye birşey yoktur.Aslolan onları gözlemlemek,anlamak,bildiğimiz yöntemleri onlara göre esneterek kendi bebeğimize ait özel çözümü bulmaktır(Öyle bir cümle kurdum ki okuyan beni olayları çözmüş,bitirmiş,köşemde oturup,sabaha kadar uyuyor sanır.Dün gece 2'den 4'e kadar ayaktaydım ben yahu.)Neyse kısaca Harvey Karp ne dedi?Ben ne yaptım?Ne yapamadım?Ama uyku sürelerini nasıl uzattım buyrun burdan okuyun.
Harvey Karp'a göre bebekler normal doğması gerekenden 3 ay önce doğuyorlar.Bu yüzden de 4.trimester diye adlandırdığı doğumdan sonraki ilk 3 aylık dönemde mümkünse bebeğimize anne karnındaki konforu aynen yaşatmamız gerektiğini anlatıyor ve okudukça anlıyorsunuz ki aslında ne varsa eskilerde varmış.Annemiz,anneannemiz çok ufak farklılıklarla doğruyu yapıyorlarmış.En başta dediğim doğmadan önce kitabı okumak daha iyi olurdu cümlesini bu yüzden kurdum.Doğar doğmaz uygulandığında çok daha kolay sonuç alınabilir.Ben Kayra'nın 3.ayı bitmek üzereyken okuduğum için kundak kısmında ciddi zorlandım,yapamadım ama çözüm buldum.
Anne karnındaki konforu yaşatmaya çalışma sebebimiz bebekteki sakinleştirme refleksini tetiklemek.Sakinleştirme refleksini doğanın ağlamayı durdurması ve uykuyu başlatması olarak tanımlıyor Harvey Karp ve bu refleksi tetiklemek için de 5 Kural Yöntemini öneriyor.5 Kural Yöntemi kısaca şöyle:
1-Kundağa Sarma:Karp'a göre sakinleşmenin ve uykunu yapıtaşıdır.Bebeğin kıpırdanarak kendini uyandırmasını engeller,anne rahmindeki gibi sıkı bir ortamda duruyormuş hissi verir.Teoride bu, pratikte ben yine kaldım tabi.Bu iş yenidoğanda çok kolay olur diye düşünüyorum ama ben Kayra'yı 3.aydan sonra uyku öncesi kundağa saramadım,çoook ağladı.Sabretsem belki susardı ama benim ağlama sesine tahammülüm yok,acayip geriliyorum,önce işkence yapıyormuşum hissine kapılıyorum,sonra çığlıkların şiddeti arttıkça sinirlenmeye başlıyorum,hiç gerek yok.Onun yerine uyutmadan önce yatağına kare bir örtüyü kundak yapacakmışım gibi hazırlayıp,uyuttuktan sonra örtünün ortasına yatırıp kollarını yana alıp çok sıkmadan örtüyü sabitliyorum.Çok başarılı bir kundak olmuyor,bir süre sonra kurtuluyor ama beyaz gürültüyle birleşince yarım saatten fazla uyumadığı gündüz uykularını oldukça uzattım,bazen 2 saate kadar kıpırdamadan uyuyor.6.ayın içindeyiz hala gündüz uykularında sarmazsam 5 dakikada uyanıyor.Çünkü eli,kolu,ayağı hiç durmuyor Kayra'nın,yüzüne vura vura kendini uyandırıyor,dün bizzat gözlemledim.
2-Yan ya da Karın Üzeri Tutmak:Ama yenidoğanlarda bu pozisyonda uyutmak değil sadece sakinleştirme refleksini harekete geçirip uyumasını sağlamaya yardımcı olmak amaç.Bebeklerin en kolay sakinleştikleri pozisyonlarmış bunlar.Gerçekten de öyle oluyor.İlk başlarda geceleri ağladığında babasının göğsünde yüz üstü yatınca sakinleşip uykuya dalıyordu.Hala da gece uyanıp uyumazsa emzirip babanın göğsüne veriyorum,orada uyuyor.Bozmuyorum şahsen uyuduğu pozisyonu.Ben de baba da sakin uyuruz,deli deli tabir edilen yatma şeklimiz yoktur.Uyuyoruz öyle çok şükür bazı geceler.
3-Susturma ve Sessizliğin Sesi:İşte benim kurtarıcım bu oldu.Şşşşş sesi ya da beyaz gürültü denilen anne karnındaki sesi taklit eden ses.Evet,biliyordum,duymuştum fön makinesiyle,elektrik süpürgesiyle bebek uyutanları ama kim çalıştıracaktı şimdi oda da fön makinesi falan.Uykusuzluğun tavan yapıp Harvey Karp'ı okuduğum o muhteşem gün ben telefonuma bir beyaz gürültü uygulaması indirdim.Sonuçta denemekle ne kaybederim ki dedim.Yatağa kundak bezini hazırladım,emzirme sandalyeme oturdum,beyaz gürültüyü açtım ve Kayra'yı yan tutup emzirmeye başlamamla Kayra'nın 10 dakika içinde uykuya dalması bir oldu,beşiğine yatırıp kundak yaptım,2 saat uyudu.Beyaz gürültü benim herşeyim oldu.O sesi duyunca Kayra uyuyacağını anlıyor,uyku sırasında meydana gelen diğer seslerden etkilenip uyanmıyor(şu yazımda evin tam karşısındaki camiden sözetmiştim.)En çok da Arda için iyi oldu.Çünkü Kayra uyurken evde sıkı yönetim ilan edip sürekli olarak herkesi evde sessiz olmaya zorluyordum,hele bir de es kaza gürülteden Kayra uyanırsa kıyamet koparıyordum,ama hepsi bitti.Bu konuda kafamın karışık olduğu tek şey ses seviyesi için duş sesi seviyesinde diyor Harvey Karp ve sesin yüksekliği çok mu az mı bazen bilemiyorum.O yüzden genelde uyuturken dikkati dağılmasın diye yüksek açıp sonradan oldukça kısıyorum.Tabi beyaz gürültüye rağmen birçok kez yarım saatte bir uyanabiliyor ya da dün gece olduğu gibi uykuya bir türlü dalamayabiliyor ama bunları uyguladıktan sonra uyku sürelerini çok çok azdan idare edebilir seviyelere çıkarttığımızı söyleyebilirim.Bir de bu yöntemi uygulayacaksanız başkalarının garip bakışlarının,amalı cümlelerinin sinirinizi bozmasına izin vermeyin.Kıvanç bile hala hergün bu gürültüye söyleniyor.Yapabileceğim birşey yok,o gürültü olmazsa başka bir çocuğun daha olduğu evde Kayra gibi çıt sesine uyanan bir çocuğun uyuması mümkün değil.
4-Sallama:Harvey Karp'a göre bebeği kucakta ya da güvenlik önlemleri alınmış bir salıncakta hafifçe sallamak da bebeğin sakinleşme refleksini harekete geçiren bir diğer unsur.Ben bu işi iki bebekte de emzirme sandelyesinde emzirerek çözdüm.Hafifçe sallanarak emzirirken uyutuyorum.Kayra bazen uyumamakta dirense de emzirmeden kucağımda tutup hafifçe sallanarak doğru uyku sinyallerini aldıysam 15-20 dakika içinde uyuyor.Bu emzirme sandalyeleri her ne kadar gereksiz gibi görünse de Arda'da kullanmaktan parçalanmış olduğu için Kayra'da doğumdan önce yeni bir tane daha edinmiştim.O sandalye harici bir yerde rahat emziremiyorum ve uyutamıyorum.Sadece emzirme ve uyku için kullandığımdan Kayra oraya oturur oturmaz uyku saatinin geldiğini de anlıyor bence.Onun dışında kucakta ya da ayakta hiçbir şekilde sallamıyorum.
5-Ve son olarak emme:"Emme ve ılık tatlı süt,sadece bebeğinizin karnını doyurup onu mutlu etmez,aynı zamanda beynindeki endorfinleri(beynin doğal afyonu)arttırır,uykuyu ve dolayısıylaa sakinleştirme refkesini tetikleyen triptofan selini tedarik eder."diyor Harvey Karp.Gerçekten de güzel bir uyku başlangıcı için en güzel yöntem emzirme ya da kucakta hafifçe sallanarak biberonla besleme bana göre.Kayra'nın beslenme ve uyku saatini birbirini takip edecek şekilde ayarlamaya çalışıyorum,yoksa uyutmakta çok zorlanıyorum.Dolu bir karın onu inanılmaz sakinleştiriyor ve gözleri kendiğinden kapanıyor.Emzikle ilgili de tavsiyeler var kitapta ama Kayra'da oldukça uğraştım emzik emsin diye olmadı.4.aydan sonra da alışsın istemedim.Emziğin ilk 3 ay önemli olduğunu söylüyorlar.
Şimdi bize hep söylenen şu"emerken uyumaya alışmasın"sözü var ya o söz doğru olabilir.Gerçekten memeden ayrıldığı anda uyanan çocuklar vardır.Arda'da öyle olmadı.Ben Arda'yı hep emzirerek uyuttum o da hep geceleri kesintisiz uyudu.Kayra'yı başlangıçta emzirerek uyutamadım.Sonra o da emerek uyumaya alıştı ama geceleri çok sık kalkıyordu ve emmek istiyordu.Böyle bir alışkanlığın gelişmemesi için Harvey Karp'ın önerisi Uyandır ve Uyut Tekniği.Diyelim ki meme emerken uyudu yapacağınız şey onu yatağa koyarken 2-3 saniyeliğinede olsa uyandırmak,gözlerini açmasını sağlamak.Böylece yatağına konulduğunun farkında olacak,bir anlığına uyanıp yeniden uykuya dalacak ve böylece kendi kendine sakinleşmeyi, uykuya dalmayı öğrenecek.Eğer o sırada uyanır,uyumaz,ağlamaya başlarsa diğer aşamalar tekrar edilip bebek uyutulur ama yatağına koyarken mutlaka tekrar uyandırılır.Ben bunu kucağımda uyutup,yatağa koyup,kundak yaparken çözdüm zaten.O sırada ister istemez bir miktar uyanıyor ama hızlıca uykuya geri dönüyor.
Kısaca ben Kayra'yı uykuya yatırırken önce beyaz gürültüyü açıyorum,sonra emzirme sandalyesinde hafifçe sallanarak emzirip uyutuyorum,yatağına koyarken de kundak yapıyorum.6.ayda gündüzleri hala bu şekildeyiz.Artık geceleri uyku tulumuna koyup uyutuyoruz,çünkü bu aralar daha uzun(3-5 saat) uyumaya ve uyurken yan dönmeye başladı.Kundaktan çıkmak isterken uyanabiliyor artık.
Sonuç olarak bence Harvey Karp özellikle yenidoğanlar için çok güzel ipuçları veriyor ve kurtarıcı olabiliyor.Ben Kayra'nın uykusuyla ilgili işleri bu kitabı okuduktan sonra yoluna koydum.Evet hala geceleri kalkıyoruz,bazen az uyuyoruz ama öncesine göre çok yol aldık.Artık daha iyiyiz ve oturmuş bir rutinimiz var.
Sevgiler....
Şimdi bu yazacaklarımı yazarken bile ben bunları sekiz sene önce neden bilmiyordum,neden bu kadar araştırmamıştım diye hafiften bir suçluluk duyuyorum.Arda doğup da eve getirdiğimizde annemle yaklaşık 3 hafta falan savaş halindeydim.3. haftanın sonunda yalnız kalmak istediğimi söyleyip herkesi gönderdim.Çünkü Arda sabaha karşı uyanıp uyumadığında ya da akşam üstleri uyumadığında,huysuzlandığında annem onu battaniyeye sarıp(kundak bile değildi),hafifçe salladığında Arda sakinleşip uyurken ben çocuğuma yanlış şeyler yapıyorsun,kundak yapıyorsun,sallıyorsun diye kadıncağıza söylemediğimi bırakmıyordum.O da beni Arda'nın o an için rahatladığına inandırmaya çalışıyordu.Ama tabi lohusalık hormonlarıyla beraber cinler sürekli tepemde olduğundan zaman zaman aşırı kırıcı olduğumda feci bir gerçek olarak önümde duruyor.
Sekiz sene sonra annem Kayra 40 günlük olana kadar benle kalıp sonra gitmişti.Sonra ben çok zor bir süreç geçirince 3.ayın sonunda yeniden gelip kapıdan içeri girdiğinde Kayra'yı sımsıkı kundak yapılmış şekilde beşikte sallanırken,tepesinde de beyaz gürültü çalarken görünce bir miktar şok yaşamasının nedeni sekiz yıl önce yaptıklarım ve söylediklerimdir heralde.
Niye böyle bir görüntüyle karşılaşmıştı; çünkü ben Harvey Karp'ın "Mahallenin En Mutlu Bebeğinin Uyku Kitabı"nı okuyup kendi çapımda bir aydınlanma yaşamıştım. Ayrıntılı yazmayacağım zira her yerde var ne yapılması gerektiği.Ben Tracy Hogg' da olduğu gibi bazı bölümlerde nasıl çuvalladığımı ama bebeğime göre nasıl uyarladığımı yazacağım.Şuna artık yüzde yüz inanıyorum ki her bebek farklıdır ve onları tek bir sistemle yola getirmek diye birşey yoktur.Aslolan onları gözlemlemek,anlamak,bildiğimiz yöntemleri onlara göre esneterek kendi bebeğimize ait özel çözümü bulmaktır(Öyle bir cümle kurdum ki okuyan beni olayları çözmüş,bitirmiş,köşemde oturup,sabaha kadar uyuyor sanır.Dün gece 2'den 4'e kadar ayaktaydım ben yahu.)Neyse kısaca Harvey Karp ne dedi?Ben ne yaptım?Ne yapamadım?Ama uyku sürelerini nasıl uzattım buyrun burdan okuyun.
Harvey Karp'a göre bebekler normal doğması gerekenden 3 ay önce doğuyorlar.Bu yüzden de 4.trimester diye adlandırdığı doğumdan sonraki ilk 3 aylık dönemde mümkünse bebeğimize anne karnındaki konforu aynen yaşatmamız gerektiğini anlatıyor ve okudukça anlıyorsunuz ki aslında ne varsa eskilerde varmış.Annemiz,anneannemiz çok ufak farklılıklarla doğruyu yapıyorlarmış.En başta dediğim doğmadan önce kitabı okumak daha iyi olurdu cümlesini bu yüzden kurdum.Doğar doğmaz uygulandığında çok daha kolay sonuç alınabilir.Ben Kayra'nın 3.ayı bitmek üzereyken okuduğum için kundak kısmında ciddi zorlandım,yapamadım ama çözüm buldum.
Anne karnındaki konforu yaşatmaya çalışma sebebimiz bebekteki sakinleştirme refleksini tetiklemek.Sakinleştirme refleksini doğanın ağlamayı durdurması ve uykuyu başlatması olarak tanımlıyor Harvey Karp ve bu refleksi tetiklemek için de 5 Kural Yöntemini öneriyor.5 Kural Yöntemi kısaca şöyle:
1-Kundağa Sarma:Karp'a göre sakinleşmenin ve uykunu yapıtaşıdır.Bebeğin kıpırdanarak kendini uyandırmasını engeller,anne rahmindeki gibi sıkı bir ortamda duruyormuş hissi verir.Teoride bu, pratikte ben yine kaldım tabi.Bu iş yenidoğanda çok kolay olur diye düşünüyorum ama ben Kayra'yı 3.aydan sonra uyku öncesi kundağa saramadım,çoook ağladı.Sabretsem belki susardı ama benim ağlama sesine tahammülüm yok,acayip geriliyorum,önce işkence yapıyormuşum hissine kapılıyorum,sonra çığlıkların şiddeti arttıkça sinirlenmeye başlıyorum,hiç gerek yok.Onun yerine uyutmadan önce yatağına kare bir örtüyü kundak yapacakmışım gibi hazırlayıp,uyuttuktan sonra örtünün ortasına yatırıp kollarını yana alıp çok sıkmadan örtüyü sabitliyorum.Çok başarılı bir kundak olmuyor,bir süre sonra kurtuluyor ama beyaz gürültüyle birleşince yarım saatten fazla uyumadığı gündüz uykularını oldukça uzattım,bazen 2 saate kadar kıpırdamadan uyuyor.6.ayın içindeyiz hala gündüz uykularında sarmazsam 5 dakikada uyanıyor.Çünkü eli,kolu,ayağı hiç durmuyor Kayra'nın,yüzüne vura vura kendini uyandırıyor,dün bizzat gözlemledim.
2-Yan ya da Karın Üzeri Tutmak:Ama yenidoğanlarda bu pozisyonda uyutmak değil sadece sakinleştirme refleksini harekete geçirip uyumasını sağlamaya yardımcı olmak amaç.Bebeklerin en kolay sakinleştikleri pozisyonlarmış bunlar.Gerçekten de öyle oluyor.İlk başlarda geceleri ağladığında babasının göğsünde yüz üstü yatınca sakinleşip uykuya dalıyordu.Hala da gece uyanıp uyumazsa emzirip babanın göğsüne veriyorum,orada uyuyor.Bozmuyorum şahsen uyuduğu pozisyonu.Ben de baba da sakin uyuruz,deli deli tabir edilen yatma şeklimiz yoktur.Uyuyoruz öyle çok şükür bazı geceler.
3-Susturma ve Sessizliğin Sesi:İşte benim kurtarıcım bu oldu.Şşşşş sesi ya da beyaz gürültü denilen anne karnındaki sesi taklit eden ses.Evet,biliyordum,duymuştum fön makinesiyle,elektrik süpürgesiyle bebek uyutanları ama kim çalıştıracaktı şimdi oda da fön makinesi falan.Uykusuzluğun tavan yapıp Harvey Karp'ı okuduğum o muhteşem gün ben telefonuma bir beyaz gürültü uygulaması indirdim.Sonuçta denemekle ne kaybederim ki dedim.Yatağa kundak bezini hazırladım,emzirme sandalyeme oturdum,beyaz gürültüyü açtım ve Kayra'yı yan tutup emzirmeye başlamamla Kayra'nın 10 dakika içinde uykuya dalması bir oldu,beşiğine yatırıp kundak yaptım,2 saat uyudu.Beyaz gürültü benim herşeyim oldu.O sesi duyunca Kayra uyuyacağını anlıyor,uyku sırasında meydana gelen diğer seslerden etkilenip uyanmıyor(şu yazımda evin tam karşısındaki camiden sözetmiştim.)En çok da Arda için iyi oldu.Çünkü Kayra uyurken evde sıkı yönetim ilan edip sürekli olarak herkesi evde sessiz olmaya zorluyordum,hele bir de es kaza gürülteden Kayra uyanırsa kıyamet koparıyordum,ama hepsi bitti.Bu konuda kafamın karışık olduğu tek şey ses seviyesi için duş sesi seviyesinde diyor Harvey Karp ve sesin yüksekliği çok mu az mı bazen bilemiyorum.O yüzden genelde uyuturken dikkati dağılmasın diye yüksek açıp sonradan oldukça kısıyorum.Tabi beyaz gürültüye rağmen birçok kez yarım saatte bir uyanabiliyor ya da dün gece olduğu gibi uykuya bir türlü dalamayabiliyor ama bunları uyguladıktan sonra uyku sürelerini çok çok azdan idare edebilir seviyelere çıkarttığımızı söyleyebilirim.Bir de bu yöntemi uygulayacaksanız başkalarının garip bakışlarının,amalı cümlelerinin sinirinizi bozmasına izin vermeyin.Kıvanç bile hala hergün bu gürültüye söyleniyor.Yapabileceğim birşey yok,o gürültü olmazsa başka bir çocuğun daha olduğu evde Kayra gibi çıt sesine uyanan bir çocuğun uyuması mümkün değil.
4-Sallama:Harvey Karp'a göre bebeği kucakta ya da güvenlik önlemleri alınmış bir salıncakta hafifçe sallamak da bebeğin sakinleşme refleksini harekete geçiren bir diğer unsur.Ben bu işi iki bebekte de emzirme sandelyesinde emzirerek çözdüm.Hafifçe sallanarak emzirirken uyutuyorum.Kayra bazen uyumamakta dirense de emzirmeden kucağımda tutup hafifçe sallanarak doğru uyku sinyallerini aldıysam 15-20 dakika içinde uyuyor.Bu emzirme sandalyeleri her ne kadar gereksiz gibi görünse de Arda'da kullanmaktan parçalanmış olduğu için Kayra'da doğumdan önce yeni bir tane daha edinmiştim.O sandalye harici bir yerde rahat emziremiyorum ve uyutamıyorum.Sadece emzirme ve uyku için kullandığımdan Kayra oraya oturur oturmaz uyku saatinin geldiğini de anlıyor bence.Onun dışında kucakta ya da ayakta hiçbir şekilde sallamıyorum.
5-Ve son olarak emme:"Emme ve ılık tatlı süt,sadece bebeğinizin karnını doyurup onu mutlu etmez,aynı zamanda beynindeki endorfinleri(beynin doğal afyonu)arttırır,uykuyu ve dolayısıylaa sakinleştirme refkesini tetikleyen triptofan selini tedarik eder."diyor Harvey Karp.Gerçekten de güzel bir uyku başlangıcı için en güzel yöntem emzirme ya da kucakta hafifçe sallanarak biberonla besleme bana göre.Kayra'nın beslenme ve uyku saatini birbirini takip edecek şekilde ayarlamaya çalışıyorum,yoksa uyutmakta çok zorlanıyorum.Dolu bir karın onu inanılmaz sakinleştiriyor ve gözleri kendiğinden kapanıyor.Emzikle ilgili de tavsiyeler var kitapta ama Kayra'da oldukça uğraştım emzik emsin diye olmadı.4.aydan sonra da alışsın istemedim.Emziğin ilk 3 ay önemli olduğunu söylüyorlar.
Şimdi bize hep söylenen şu"emerken uyumaya alışmasın"sözü var ya o söz doğru olabilir.Gerçekten memeden ayrıldığı anda uyanan çocuklar vardır.Arda'da öyle olmadı.Ben Arda'yı hep emzirerek uyuttum o da hep geceleri kesintisiz uyudu.Kayra'yı başlangıçta emzirerek uyutamadım.Sonra o da emerek uyumaya alıştı ama geceleri çok sık kalkıyordu ve emmek istiyordu.Böyle bir alışkanlığın gelişmemesi için Harvey Karp'ın önerisi Uyandır ve Uyut Tekniği.Diyelim ki meme emerken uyudu yapacağınız şey onu yatağa koyarken 2-3 saniyeliğinede olsa uyandırmak,gözlerini açmasını sağlamak.Böylece yatağına konulduğunun farkında olacak,bir anlığına uyanıp yeniden uykuya dalacak ve böylece kendi kendine sakinleşmeyi, uykuya dalmayı öğrenecek.Eğer o sırada uyanır,uyumaz,ağlamaya başlarsa diğer aşamalar tekrar edilip bebek uyutulur ama yatağına koyarken mutlaka tekrar uyandırılır.Ben bunu kucağımda uyutup,yatağa koyup,kundak yaparken çözdüm zaten.O sırada ister istemez bir miktar uyanıyor ama hızlıca uykuya geri dönüyor.
Kısaca ben Kayra'yı uykuya yatırırken önce beyaz gürültüyü açıyorum,sonra emzirme sandalyesinde hafifçe sallanarak emzirip uyutuyorum,yatağına koyarken de kundak yapıyorum.6.ayda gündüzleri hala bu şekildeyiz.Artık geceleri uyku tulumuna koyup uyutuyoruz,çünkü bu aralar daha uzun(3-5 saat) uyumaya ve uyurken yan dönmeye başladı.Kundaktan çıkmak isterken uyanabiliyor artık.
Sonuç olarak bence Harvey Karp özellikle yenidoğanlar için çok güzel ipuçları veriyor ve kurtarıcı olabiliyor.Ben Kayra'nın uykusuyla ilgili işleri bu kitabı okuduktan sonra yoluna koydum.Evet hala geceleri kalkıyoruz,bazen az uyuyoruz ama öncesine göre çok yol aldık.Artık daha iyiyiz ve oturmuş bir rutinimiz var.
Sevgiler....
4 Şubat 2016 Perşembe
BENİ ÖZLEMİŞ
Bittim ben uykusuzluktan bu hafta.2-3 gündür Harvey Karp'ın 5 Kural Yöntemini Kayra'ya nasıl uyarladığımı yazmaya çalışıyorum ama kafamı toplayamıyorum.Şu an buraya sadece içimi dökmek için yazıyorum.Zaten pazar akşamı eve döndüğümüzden beri 4 gündür ne bu evi toparlayabildim,ne mutfağı ne de kafamı.
Geceleri hala en az 2 kez ben kalkıyorum,arada Kıvanç'ın kalktıklarını saymıyorum ama asıl fena olan Kayra uyurken de uyuyamıyorum ya da Kıvanç kalktığında ben de uyanmış oluyorum.Sabah 6:30-7'de Kayra güne merhabe dediğinde benim uykusuzluktan gözlerim yanıyor.O günün sonunu bu kadar uykum varken nasıl getireceğimi bilememenin verdiği huzursuzlukla kalkıyorum yataktan.Kahvaltıdan sonra o uyku halinden eser kalmıyor,açılıyorum.Gün içinde Kayra kısa kısa ya da uzun uzun uyuduğunda hiç uykum olmuyor ve o kadar çok şey yapmak istiyorum ki bazen ne yapacağıma karar verene kadar Kayra uyanmış oluyor.Kitap okumak istiyorum,bloglar arasında gezinmek istiyorum,kendim yazmak istiyorum,aylardır karşımda duran fotoğraf makinesine zaman ayırıp kurcalamak istiyorum.Ama bunların yerine çoğu zaman mutfağı topluyorum,odaları düzenliyorum,döndüğümüzden beri yıka yıka bitmeyen çamaşırları ya asıyorum ya da topluyorum.Bütün bunların arasında bir yerlerde bir an o uykusuzluk beni sıkıştırıyor ama geçiştiriyorum.
Daha doğrusu bugün öğleden sonraya kadar geçiştiriyordum.Bugün de çok güzel geçti aslında o uyku hali beni yakalayıp bırakmayıncaya kadar.Sevgili arkadaşım Pınar gelmişti bugün oğlu dünyalar tatlısı Deniz'le beraber.Pınar harika bir ressamdır,Arda'nın resim öğretmenidir.Atölyesine ilk gittiğim gün duvarlardan birinde Pınar'ın "365 gün 365 melek" adlı projesi için yaptığı meleklere bayılmıştım,çok beğenmiştim.Artık evrene nasıl bir mesaj gönderdiysem o meleklerden biri bugün benim oldu.Nasıl mutlu oldum anlatamam.Sonra uzun uzun sohbet ettik.Çocuklardan,resimlerden,fotoğraflardan,konuştuk.Ne bir yorgunluk ne uykusuzluk hiçbirşey kalmamıştı.
Pınarlar gittikten sonra Kayra'yı uyutmak için emzirme sandalyesinde sallanırken bir an sadece ama sadece uyumak istedim.Bu sefer geçiştirilecek gibi değildi.Kayra'yı yatağa koyar koymaz herşeyi bırakıp 5 dakikalığına da olsa uyuyacaktım.Kayra'yı tam 5 kez yatağına bıraktım hepsinde de uyandı yeniden kucağıma aldım dalsın diye ama 5.de gözlerini tamamen açtı.Çünkü yine anlamıştı bendeki gerginliği,sabırsızlığı,sınırda olduğumu.Zaten o savaş içinde Arda'nın piyano kurs saati de gelmişti,çıktık evden.Kıvanç'ı aradım,umutsuzca "Benim acil uyumam lazım,n'olur gel,bugünü bitiremeyeceğim."dedim.Hiç ummuyordum ama gerçekten de geldi."Tamam,süper,en az 2 saat uyurum ben"dedim.Peki ne oldu?Kayra'yı ona verdim,ben uzandım,sadece 20 dakika uyudum,uyandım ve sonra uyuyamadım.O 20 dakikalık uykuya dalmak için de oldukça çaba sarfettim.Kayra'nın huyları bana geçti sanırım,beni de kendine benzetti.Aşırı yorgunluktan uyuyamıyorum aslında çok net.
Ama az önce ,ben bu yazıyı yazarken uykulu gözlerle,Arda arkamda Star Wars izlerken,ortada hiçbir şey yokken benim canımın içi bana dedi ki:
"Anne,bugün kursa giderken arabadan inip merdivenin ilk basamağına bastığımda seni çok özledim."
Bittim ben bu cümleye yaaa.Ciddi miydi?Özlemiş olabilir miydi?Bilmiyorum.Çünkü okul tatil,birbirimizi de yiyoruz arada bol bol.Bir de televizyon izleme saatini biraz geçmişti.O yüzden kur da yapıyor olabilirdi ama cümle çok güzeldi.Ben de baya paranoyağım bu arada farkedildiyse.8 yaşındaki çocuğun sevgi sözcüklerinin içinden mana çıkarmaya çalışıyorum.Uykusuzluk beni bu hale getirdi?
Sevgiler...
Not:Star Wars'ta Arda'nın bana kurduğu cümle gibi bir replik olabilir mi?Çünkü duyduğunda ilginç gelen cümleleri arada kullanır öyle bizimki.Belki de gerçekten özlemiştir.Ben gidip yatsam iyi olucak...
Geceleri hala en az 2 kez ben kalkıyorum,arada Kıvanç'ın kalktıklarını saymıyorum ama asıl fena olan Kayra uyurken de uyuyamıyorum ya da Kıvanç kalktığında ben de uyanmış oluyorum.Sabah 6:30-7'de Kayra güne merhabe dediğinde benim uykusuzluktan gözlerim yanıyor.O günün sonunu bu kadar uykum varken nasıl getireceğimi bilememenin verdiği huzursuzlukla kalkıyorum yataktan.Kahvaltıdan sonra o uyku halinden eser kalmıyor,açılıyorum.Gün içinde Kayra kısa kısa ya da uzun uzun uyuduğunda hiç uykum olmuyor ve o kadar çok şey yapmak istiyorum ki bazen ne yapacağıma karar verene kadar Kayra uyanmış oluyor.Kitap okumak istiyorum,bloglar arasında gezinmek istiyorum,kendim yazmak istiyorum,aylardır karşımda duran fotoğraf makinesine zaman ayırıp kurcalamak istiyorum.Ama bunların yerine çoğu zaman mutfağı topluyorum,odaları düzenliyorum,döndüğümüzden beri yıka yıka bitmeyen çamaşırları ya asıyorum ya da topluyorum.Bütün bunların arasında bir yerlerde bir an o uykusuzluk beni sıkıştırıyor ama geçiştiriyorum.
Daha doğrusu bugün öğleden sonraya kadar geçiştiriyordum.Bugün de çok güzel geçti aslında o uyku hali beni yakalayıp bırakmayıncaya kadar.Sevgili arkadaşım Pınar gelmişti bugün oğlu dünyalar tatlısı Deniz'le beraber.Pınar harika bir ressamdır,Arda'nın resim öğretmenidir.Atölyesine ilk gittiğim gün duvarlardan birinde Pınar'ın "365 gün 365 melek" adlı projesi için yaptığı meleklere bayılmıştım,çok beğenmiştim.Artık evrene nasıl bir mesaj gönderdiysem o meleklerden biri bugün benim oldu.Nasıl mutlu oldum anlatamam.Sonra uzun uzun sohbet ettik.Çocuklardan,resimlerden,fotoğraflardan,konuştuk.Ne bir yorgunluk ne uykusuzluk hiçbirşey kalmamıştı.
Pınarlar gittikten sonra Kayra'yı uyutmak için emzirme sandalyesinde sallanırken bir an sadece ama sadece uyumak istedim.Bu sefer geçiştirilecek gibi değildi.Kayra'yı yatağa koyar koymaz herşeyi bırakıp 5 dakikalığına da olsa uyuyacaktım.Kayra'yı tam 5 kez yatağına bıraktım hepsinde de uyandı yeniden kucağıma aldım dalsın diye ama 5.de gözlerini tamamen açtı.Çünkü yine anlamıştı bendeki gerginliği,sabırsızlığı,sınırda olduğumu.Zaten o savaş içinde Arda'nın piyano kurs saati de gelmişti,çıktık evden.Kıvanç'ı aradım,umutsuzca "Benim acil uyumam lazım,n'olur gel,bugünü bitiremeyeceğim."dedim.Hiç ummuyordum ama gerçekten de geldi."Tamam,süper,en az 2 saat uyurum ben"dedim.Peki ne oldu?Kayra'yı ona verdim,ben uzandım,sadece 20 dakika uyudum,uyandım ve sonra uyuyamadım.O 20 dakikalık uykuya dalmak için de oldukça çaba sarfettim.Kayra'nın huyları bana geçti sanırım,beni de kendine benzetti.Aşırı yorgunluktan uyuyamıyorum aslında çok net.
Ama az önce ,ben bu yazıyı yazarken uykulu gözlerle,Arda arkamda Star Wars izlerken,ortada hiçbir şey yokken benim canımın içi bana dedi ki:
"Anne,bugün kursa giderken arabadan inip merdivenin ilk basamağına bastığımda seni çok özledim."
Bittim ben bu cümleye yaaa.Ciddi miydi?Özlemiş olabilir miydi?Bilmiyorum.Çünkü okul tatil,birbirimizi de yiyoruz arada bol bol.Bir de televizyon izleme saatini biraz geçmişti.O yüzden kur da yapıyor olabilirdi ama cümle çok güzeldi.Ben de baya paranoyağım bu arada farkedildiyse.8 yaşındaki çocuğun sevgi sözcüklerinin içinden mana çıkarmaya çalışıyorum.Uykusuzluk beni bu hale getirdi?
Sevgiler...
Not:Star Wars'ta Arda'nın bana kurduğu cümle gibi bir replik olabilir mi?Çünkü duyduğunda ilginç gelen cümleleri arada kullanır öyle bizimki.Belki de gerçekten özlemiştir.Ben gidip yatsam iyi olucak...
1 Şubat 2016 Pazartesi
VEEE 6.AY
Evet Kayra da artık 6 aylık koskocaman bir bebek oldu.6 ay öncesi şu anda bana acayip uzak bir yerlerde geliyor.Sanki herşey 3 yıl önce falan yaşanmış gibi.Öyle göz açıp kapayıncaya kadar geçmedi bu altı ay ama daha fazla farkındalık içinde geçti.Her geçen günün bir daha geri gelmeyeceğinin ve tadının çıkarılmasının gerektiğinin farkında olarak ama her sabah uyandığımda da hayatımdaki bir uykusuz gecenin daha bitmiş olduğunu,tünelin sonuna bir gün daha yaklaştığımı düşünerek,bildiğin git gel durumları içinde geçti.
Peki bu altı aydan neler öğrendim ya da neleri yeniden keşfettim işte birkaç örnek:
1-Her bebek kendi karakteriyle doğarmış:
Bunu zaten biliyordum.Hatta kardeşlerin genelde tamamen zıt karakterlerde olduklarını da bildiğimden ve çoook kolay bebek hakkımı Arda'da fazlasıyla kullandığımdan Kayra zor olur diye tahmin ediyordum.Zor olmadı ama Arda'da yaşamadığımız ne kadar bebeksel problem varsa(pişik-en alası-,konak,gece uyanmaları,kolik değil ama akşam 5'ten sonra sebepsiz ağlamalar,huysuzluklar)Kayracım sağolsun bu hayattan göç etmeden hepsini tatmamızı sağladı.
2-Ne kadar yapmamak için çabalasan da 2 kardeş mutlaka kıyaslanırmış:
Yapabileceğim birşey yok.Her yerde okuduğum kardeşleri kıyaslamayın onlar farklı birer birey.Kendimi sürekli yaparken bulduğum "Ama Arda şu kadar saat uyurdu,Arda şunu böyle yapardı,bu oyuncakla şöyle oynardı,bu kadar aylıkken Arda bunu yapmıştı Kayra neden yapmıyor...".Bunu şikayet amaçlı yapmıyorum(İtiraf ediyim uyku konusunda şikayet amaçlı yapıyorum.)ama elimde yaşanmış bir tecrübe var ister istemez kıyaslıyorum.Biliyorum ki farklılar ama bazen daha önce deneyimlediğim gibi olsun istiyorum(uyku gibi)ya da bazen bu da böyle tadından yenmiyormuş ha diyorum(Kayra'nın en yorgun,uykusuz anında bile biri ona gülümseyince ayıp olmasın diye o da gözler kayık gülümserek karşılık verince ve çoğu zaman sürekli gülümser vaziyette olunca)
3-Bebeğinin uykusu çok önemliymiş,sen de o onbeş dakika fazla uyusun diye her şeyi yaparmışsın:
Daha önce yazmıştım.Arda her yerde ve her koşulda uykusu geldi mi uyur,uykusu yoksa bile arabada,pusette belli bir süreden sonra kesin uyurdu.Ve bendeniz de her ne kadar uyku saatlerine özen göstersem de hafta sonu illa uyku saatine göre plan yapmaz,bir gün de dışarda uyusun der,bebeğinin uyku saatine göre plan,program yapan ya da bir yerlere sürekli geç kalan anne babaları anlamaz ve kınardım.Sonra ne oldu?Mesela geçen gün tam 4 kişi hazırlandık dışarı çıkacağız,kapının önündeyiz."Durun dedim,beş dakika Kayra'yı emzireyim,yolda huysuzlanmasın."3 gün üst üste evde zor uyuttuğum çocuk zınk diye emerken uyudu.Arabaya taşısam kesin uyanacak.4 kişi hazır bir şekilde tam 2 saat Kayra'nın uyanmasını bekledik.Gideceğimiz her yere geç kaldık,bazılarını iptal ettik.
4-Kaka denilen şey sekiz gün yapılmasa da oluyormuş:
Önceleri çok telaşlansam da anne sütüyle beslenen bebeklerde olabilirmiş,normalmiş.Artık gün bile saymıyorum.4-5 günde bir yapıyoruz nerdeyse.Tek sorun 5 gün yapmadığı 5 günlük kakasını en hazırlıksız halimizle 5 dakikalığına markete gidince ensesine kadar yapması,eve nasıl geldiğimizi bilememek.
5-Bebek eğitimi denilen şey biraz tartışmalı bir konuymuş
Hem de çok tartışmalı.Arda gerekli eğitimi alarak aramıza katılmış gibi davrandığından çok araştırmamıştım o zamanlar.Kayra uyku konusunda sıkıntı yaşayınca bir bakalım dedim.Tracy Hogg bize olmadı.Harvey Karp'tan birkaç teknik çalıp çok az yoluna koyduk işleri ama aslolan kalbinin sesini dinlemekmiş,doğal ebeveynlikmiş.Aslında Arda'da farkında olmadan yaptıklarımızmış.Önemli olan çocuğu eğitmeye çalışmak yerine onu gözlemlemek,anlamak,ihtiyaçlarını zamanında karşılamak ve sonsuz sevgiyi ona en yakın temasla hissettirmekmiş.Ve de mümkünse ağlatarak eğitmemekmiş.Çok da doğruymuş.
6-Ve son olarak annenin psikolojisi herşeymiş:
Bebeğin ya da çocuğun senin yansımanmış.Ona baktığında aslında kendini görürmüşsün.Sen ne kadar mutlu olursan o da o kadar huzurlu olur,mutlu bakarmış.Sen dibe doğru gitmeye başlarsan çaresiz o da seni takip edermiş.Bu konu en önemlisiymiş,hiç unutulmamalıymış.
Sevgiler...
Peki bu altı aydan neler öğrendim ya da neleri yeniden keşfettim işte birkaç örnek:
1-Her bebek kendi karakteriyle doğarmış:
Bunu zaten biliyordum.Hatta kardeşlerin genelde tamamen zıt karakterlerde olduklarını da bildiğimden ve çoook kolay bebek hakkımı Arda'da fazlasıyla kullandığımdan Kayra zor olur diye tahmin ediyordum.Zor olmadı ama Arda'da yaşamadığımız ne kadar bebeksel problem varsa(pişik-en alası-,konak,gece uyanmaları,kolik değil ama akşam 5'ten sonra sebepsiz ağlamalar,huysuzluklar)Kayracım sağolsun bu hayattan göç etmeden hepsini tatmamızı sağladı.
2-Ne kadar yapmamak için çabalasan da 2 kardeş mutlaka kıyaslanırmış:
Yapabileceğim birşey yok.Her yerde okuduğum kardeşleri kıyaslamayın onlar farklı birer birey.Kendimi sürekli yaparken bulduğum "Ama Arda şu kadar saat uyurdu,Arda şunu böyle yapardı,bu oyuncakla şöyle oynardı,bu kadar aylıkken Arda bunu yapmıştı Kayra neden yapmıyor...".Bunu şikayet amaçlı yapmıyorum(İtiraf ediyim uyku konusunda şikayet amaçlı yapıyorum.)ama elimde yaşanmış bir tecrübe var ister istemez kıyaslıyorum.Biliyorum ki farklılar ama bazen daha önce deneyimlediğim gibi olsun istiyorum(uyku gibi)ya da bazen bu da böyle tadından yenmiyormuş ha diyorum(Kayra'nın en yorgun,uykusuz anında bile biri ona gülümseyince ayıp olmasın diye o da gözler kayık gülümserek karşılık verince ve çoğu zaman sürekli gülümser vaziyette olunca)
3-Bebeğinin uykusu çok önemliymiş,sen de o onbeş dakika fazla uyusun diye her şeyi yaparmışsın:
Daha önce yazmıştım.Arda her yerde ve her koşulda uykusu geldi mi uyur,uykusu yoksa bile arabada,pusette belli bir süreden sonra kesin uyurdu.Ve bendeniz de her ne kadar uyku saatlerine özen göstersem de hafta sonu illa uyku saatine göre plan yapmaz,bir gün de dışarda uyusun der,bebeğinin uyku saatine göre plan,program yapan ya da bir yerlere sürekli geç kalan anne babaları anlamaz ve kınardım.Sonra ne oldu?Mesela geçen gün tam 4 kişi hazırlandık dışarı çıkacağız,kapının önündeyiz."Durun dedim,beş dakika Kayra'yı emzireyim,yolda huysuzlanmasın."3 gün üst üste evde zor uyuttuğum çocuk zınk diye emerken uyudu.Arabaya taşısam kesin uyanacak.4 kişi hazır bir şekilde tam 2 saat Kayra'nın uyanmasını bekledik.Gideceğimiz her yere geç kaldık,bazılarını iptal ettik.
4-Kaka denilen şey sekiz gün yapılmasa da oluyormuş:
Önceleri çok telaşlansam da anne sütüyle beslenen bebeklerde olabilirmiş,normalmiş.Artık gün bile saymıyorum.4-5 günde bir yapıyoruz nerdeyse.Tek sorun 5 gün yapmadığı 5 günlük kakasını en hazırlıksız halimizle 5 dakikalığına markete gidince ensesine kadar yapması,eve nasıl geldiğimizi bilememek.
5-Bebek eğitimi denilen şey biraz tartışmalı bir konuymuş
Hem de çok tartışmalı.Arda gerekli eğitimi alarak aramıza katılmış gibi davrandığından çok araştırmamıştım o zamanlar.Kayra uyku konusunda sıkıntı yaşayınca bir bakalım dedim.Tracy Hogg bize olmadı.Harvey Karp'tan birkaç teknik çalıp çok az yoluna koyduk işleri ama aslolan kalbinin sesini dinlemekmiş,doğal ebeveynlikmiş.Aslında Arda'da farkında olmadan yaptıklarımızmış.Önemli olan çocuğu eğitmeye çalışmak yerine onu gözlemlemek,anlamak,ihtiyaçlarını zamanında karşılamak ve sonsuz sevgiyi ona en yakın temasla hissettirmekmiş.Ve de mümkünse ağlatarak eğitmemekmiş.Çok da doğruymuş.
6-Ve son olarak annenin psikolojisi herşeymiş:
Bebeğin ya da çocuğun senin yansımanmış.Ona baktığında aslında kendini görürmüşsün.Sen ne kadar mutlu olursan o da o kadar huzurlu olur,mutlu bakarmış.Sen dibe doğru gitmeye başlarsan çaresiz o da seni takip edermiş.Bu konu en önemlisiymiş,hiç unutulmamalıymış.
Sevgiler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)