27 Aralık 2016 Salı

2016,..........GİDERKEN



temsili jüpiterim,bize gelecek bu yıl.

 Noktalı yerleri istediğiniz gibi doldurun.Ağır oldu biliyorum ama 80,90 ve hatta 100 yaşına gelip,üstüne yetmezmiş gibi alzheimer olsam da 2016'yı unutacağımı sanmıyorum.Kendi kişisel tarihimin açık ara en berbat yılıydı.İşin toplumsal boyutuna girmeye kalksam genel olarak kafamda canlanan sahne;ülkeyi dev bir psikiyatri kliniğine çevirmişiz,orduya asker yetiştirir gibi psikolog ve psikiyatr yetiştiriyoruz ve herkes 16 ay zorunlu terapi görüyor.

  Dün gece internette gazeteler arasında dolaşırken şöyle bir yazı çarptı gözüme"2017,senin yılın olacak".Bana mı diyor acaba diye düşündüm,tıkladım.Hakkatten bana sesleniyormuş çünkü ben terazi bucuyum ve bu yıl terazinin yılıymış.Zira 2017 Jüpiterle beraber bana gelecekmiş.Elinde disko topu şeklinde Jüpiter ve 2017 geldi gözümün önüne.Kapıyı çalıyor,içeriye giriyor falan...Yalnız 2016'nın ruhumda bıraktığı derin izleri silmesi için sadece Jüpiter'i alması yetmez.Bence galaksiyi toplasın gelsin.

  Hayatımda hiç kendime yeni yılda yapacaklarım listesi yapmadım.Hani daha çok gülcem,daha az endişelenicem,daha az yiyip daha çok tuvalete gitcem tarzı listeler vardır ya işte onlardan hiç yapmadım.Genel olarak da herhangi bir yılın 31 Aralık tarihiyle herhangi bir yılın 1 Ocak tarihi arasında benim için özel bir fark yok.Ama severim aralık aylarında her yerin kırmızıya,yeşile bürünmesini o ayrı.Zaman kavramı zaten bu aralar bana acayip garip gelmeye başladı.Yani o şunları yapacağım dediğin şeyleri yeterli toto büyüklüğüne sahipsen 27 aralık tarihinde de yapmaya başlayabilirsin bence.

   Buydu benim düşüncelerim,hala da çok farklı düşünmüyorum.Ama öte yandan da 2016 gerçekten çok zorladı be ya.Ben mesela bu yıl,nisan ve mayıs aylarında yıllarca acaba mı diye düşündüğüm ama hep geçiştirdiğim,kaçtığım,görmezden geldiğim sorunlarla bir hastane odasında ete kemiğe bürünmüş şekilde yüzleştim.Çok korktum,çok endişelendim,çok ağladım,hayatı kendime de etrafımdakilere de zehir ettim.Bazen sevdiklerime sığınıp uzun uzun anlattım,bazen günlerce sustum,bazen kendimi çok aciz ve başarısız hissettim,bazen sadece affettim,kabullendim.En sonunda problemle yüzleşmekten çok kendimle yüzleşmem gerektiğini anladım.Kendimi dinlemeye başladım.Endişelendiğimde ne oluyordu?Korktuğumda neler oluyordu?Ben hiç elimde olmayan birşeyden neden bu kadar korkuyordum ya da gerçekten birşeyleri değiştirmek benim elimdeydi de ben mi kaçıyordum?Bu huzursuzluk bu kaçmanın sonucu muydu?Sadece çekirdek ailemle huzurlu ve mutlu yaşamak istemek suç muydu?Gerçekten hiç istemediğim bir savaşa girmek zorunda mıydım?Bence değildim ama asıl bu işi yapması gerekenler problem çözmek yerine varolandan da daha büyük problem oluyorsa sen mecbur kalıyorsun işte...Bu da seni daha öfkeli yapıyor...İşte uzun bir süre bunları düşündüm,kıvrandım,nefessiz kaldım.Geçti mi? Hayır,geçmedi.Ama kabul etmek işe yaradı,daha az endişeli,daha az korkağım şimdilerde.

   Kayra'nın büyümesine gün gün şahitlik ettim 2016'da.Özellikle yürümeye başlamasını adım adım kaydettim hafızama,ilk adımlarını ben gördüm.Nasıl attığını,nasıl düştüğünü,her güne yeni bir adımı nasıl eklediğinin şahidi olmak güzeldi,15.ayda:)Gerçi öncesinde 3 ay asansördeki teyzeden parktaki anneanneye kadar geniş bir kitleye her çocuğun gelişim sürecinin farklı olduğunu,illa ki 12.ayda yürüyecek diye birşey  olmadığını,erken ya da geç yürümenin zeka gelişimiyle ilgisi olmadığını anlatmaktan soldum ama olsun.Bazen de isyan ettim ama.Sabahlar olmadı yahu bazı geceler.Daha geçen pazar sabahı uyumak istiyorum artık diye ağladım.17.ay bitiyor daha ne memesi gece yarılarında anlamıyorum ki.Hayır,hayallerimdeki bakıcı ablayı da bulduk.Ayrı bir yazı konusu bu.Gündüzleri tek başına uyumayı da öğrendi ki benim için hayaldi,gerçek oldu kısmı bu olayın.Ama hala geceleri mammma mamamma şeklinde isyanlarda.Neyse ki son on beş gündür "aannniii"diye sesleniyor geceleri de hayata biraz daha az saydırarak kalkıyorum...Diğer taraftan doğduğundan beri en büyük hayalim olan kendi kendine yiyen çocuk hedefime ulaştım artık.Mission accomplished. Kayra'yı beslemiyoruz.Bizimle beraber masaya oturuyor ve yiyor(mama sandalyesin  de tabi).Bak bunun için çok çalıştım ama sadece yemek saatlerinde değil oyun saatleri için de tabaklı,çanaklı,bıçaklı evcilik seti aldım.Cırt cırtlı sebzeleri olandan.
Öyle hırs yapmışım yani:))Bu çocuk 2 yaşında çatal bıçak kullanıp yemek yiyecek arrrkadaaaşşş.Ahaha anne burda çıldırmış:))

   2017'den büyük büyük beklentilerim yok.2016'dan da yoktu ama kendisi beni hırpalamayı tercih etti.Biraz mutluluk,huzur ve uyku fena olmaz ama.İşime geri dönüyorum mesela bugünlerde.Yavaş yavaş suya alışıpta girer gibi bir geçiş süresi yaşıyorum.Az az,sakin sakin bir dönüş yapıyorum.Sanki 3 yıllık bir tatilden geri gelmişim gibi.Bak amaç hedef koymaksa  koydum ben hedefimi.Geleneksel diş hekimliğinden dijital diş hekimliğine geçişi hedefliyorum bu yıl.Bunun içinde teknolojik bilgi seviyemi "bilgisayarı açtıııım,bilgisayarı kapadııım"dan daha ileri bir noktaya taşımam gerekiyor,onun için çalışıyorum.Kendi adıma şu ana kadar yaşadığım en büyük teknolojik devrim bu bloğu açmamdır.Hoş onu da unuttum.Değiştirmem gereken bir sürü şey var.Nasıl yapacağımı hatırlamıyorum.Vakit de bulamıyorum.Zaten okuyan 2-3 kaldıysa ne mutlu bana...

  Yani diyeceğim o ki 2016 beni zorladı,seni de zorladı biliyorum.Bu nedenle kendisini Allah'a havale ederken,2017'ye sesleniyorum:

 Jüpiteri de kap gel,hacı...Tükendik,kuruduk buralarda....

1 yorum:

  1. Dolu dolu bir yazı olmuş. Çok eğlendim :D
    Olumlu gelişmelerin hepsi için sevindim ama en çok mesleğe geri dönüşe coştum.

    Güzel bir yıl olacak, ben de hissediyorum.

    YanıtlaSil