Evet,kıskanıyor.Ama bunu hareketlerine yansıtmak yerine sözel olarak dile getiriyor,çözüm üretiyor,kendi içinde kabullenmeye çalışıyor.
Geçen yıl ya 4 ya da 5 aylık hamileydim,bir cumartesi günü Arda'yı resim kursundan almaya gittim.İçeride resim öğretmeninin oğlu da vardı.Biraz sohbet ettik hep beraber,sonra da ayrıldık.Tam merdivenlerden iniyorduk ki anne seninle arabada "araba konuşması" yapacağız dedi.Güldüm."Gerçekten mi?Bir hata mı yaptım?"falan dedim,bindik arabaya.Dedi ki"Bir yere gittiğimizde eğer orada benden küçük çocuklar varsa hemen onlarla ilgilenmeye başlıyorsunuz.Aynısını babam da yapıyor(Bu arada başka arkadaşlarımızın çocuklarından örnekler veriyor gün gün.).Onlardan büyük olabilirim ama benim de çocuk olduğumu unutmayın.Aynısını kardeşim doğduğunda da yapacaksınız,biliyorum."Çocuk kendi derdini bulmuş,çözmüş,dile getirdi.Çözümünü de sunuyor,kardeşim olucak ama sakın benim de çocuk olduğumu unutmayın diyor.Uzun uzun öyle olmadığını,nedenleri,nasılları konuştuk.Özellikle söylediğim onun o an için böyle endişelere sahip olmasının normal olduğu,kardeşi doğduğunda bizim ona olan sevgimizin değişmesinin mümkün olamayacağı,bunu da ancak zamanı geldiğinde anlayacağı oldu.Zamanı geldiğinde gereksiz yere korktuğunu anlayacaktı.Doğuma kadar ara ara bu tür konuşmalar geçti aramızda.
Doğumdan 3 hafta sonra Arda,Kayra,ben ve annem evin çok yakınında bir mağazaya gittik.Önden düğmeli birşeyler bakacaktık.Tesadüf satış elemanı da hamileydi,birkaç aya doğum yapacaktı.Biraz ama gerçekten biraz Kayra'yla ilgilendi.Kendisine bol bol önden düğmeli gömlek stoğu yapmasını söyledim,güldük,ayrıldık mağazadan.Arda dedi ki"Az önce ne olduğunu gördün mü anne.Herkes bir anda Kayra'yla ilgilendi,Kayra'yı sevdiler,kimse bana bakmadı.SEN DE BENDEN HİÇ BAHSETMEDİN..."Herşey dediği gibi olmuştu.Bunları söylerken de yüzünde bir burukluk vardı.Hadi bakalım anlattık yeniden yenidoğmuş ve küçük bebekleri insanların çok az gördüğünü,o yüzden onların çok dikkat çektiğini,2 yıl sonra aynı insanların Kayra dururken başka küçük bebekleri seveceklerini,bunun doğal olduğunu,ikisinin de bizim için çok değerli olduğunu...
Aradan 6 ay geçti.Hala dışarıda biri Kayra'yı severse hemen arkasından bir söylenmeye başlıyor.Ama artık daha çok Kayra'nın yanına gidip onu öpüp,sevmeye başlıyor.Bunu bence 2 nedenden dolayı yapıyor.1-Kayra'yı ciddi anlamda çok seviyor ve sahipleniyor yabancılara karşı.2-Kayra'yı severek insanların da onu sevmesini bekliyor.Ve ben bir anne olarak o an içimden Allah'ım lütfen dönüp Arda'ya da birşeyler desinler diye dua ediyorum.Demezler ve umursamazlarsa ben de içimden o insanlara kırılıyorum.Neyse ki çoğu zaman karşıdaki insan durumu hemen çakıp Arda'nın abiliğine de bir vurgu yapıyor.
Aslında kıskançlık değil de tanımlıyamadığım başka bir şey hissediyor.8 yıldır evimizin bir tanesiydi.Evet,kardeşi olmasını çok istedi,çok bekledi(Bana artık tarih verin diye elini masaya vurmuşluğu vardır)ve gerçekten kardeşini çok seviyor. Ama şimdi tüm düzeni bozuldu.Evde sadece ona göre değil bir bebeğe göre de hareket ediyoruz(Hatta bebeğe göre daha çok hareket ediyoruz.Çünkü doğrusu bu.)Bunu kabullenmeye çalışıyor sessizce.Zaten sakin ve sevecen bir yapıda olduğu için de bunu kendi içinde ve bizimle konuşarak halletmeye çalışıyor bir havası var genelde.Bize yukarıda bahsettiğim durumlar haricinde hemen hemen yansıyan hiçbir şey olmuyor.
Bütün kıskançlıkları neredeyse bundan ibaret.Onun dışında hastanede kardeşini ilk gördüğü andaki videosunda sevinçten gözleri dolmuş vaziyetteydi.Hem gülüyor hem de "Baba,sanırım mutluluktan ağlamak üzereyim"diyordu.
Bir de arkadaşlarına sürekli gururla Kayra'dan bahsedip onu gösterişi var ki içim eriyor.Bebek arabasının yanında duruyor,arkadaşları gelince "Evet,o benim kardeşim" diyerek hemen öpmeye başlıyor.Öpüyor çünkü her zaman bebekleri çok sevdi,hep öpmek istedi ama ben başkalarının bebeklerini şapır şupur öpemeyeceğimizi,çok hassas ve küçük olduklarını,onlara kolaylıkla mikrop bulaştırabileceğimizi söyleyerek onu zaptetmeye çalıştım."Ben de kendi kardeşimi öperim o zaman" diyordu böyle zamanlarda.Bundandır ki özellikle arkadaşlarının yanında dalıyor Kayra'ya şapır şupur.Bir güç gösterisi yapıyor aslında"Öpebilirim,çünkü o benim"mesajı veriyor alttan çocuklara, yıllarca kimsenin kardeşini öpmemiş olmanın verdiği hırsla.
Kayra'yı ciddi anlamda koruyor hem de bana karşı bile.Bazen Kayra uyumadığında sinirli ve yorgun olup söylendiğimde karşıma dikiliyor"O daha bebek,ona kızamazsın,seni nasıl anlayabilir ki anne" diye bana ayar veriyor bazen.Ama asıl görülmesi gereken her akşam okuldan geldiğinde Kayra'yı tamamen babasının işten geldiğinde kurduğu cümlelerle sevmesi.Birebir taklit ediyor.Aynı tonlamalar,aynı sözler...Çocuklar bizim yansımamız lafını her gün tekrar tekrar doğruluyor.
Şimdiye kadar hiç bunu Kayra'ya neden aldınız da bana almadınız demedi mesela.En son pazar günü bir arkadaşımızın kızının doğum günü kutlaması için yine bir arkadaşımızın hem oyuncak satılan hem de doğum günü yapılan mağazasına gittik.Arda'ya bir süredir istediği legoları alması için her hafta belli bir harçlık verip para biriktirmesini sağlıyoruz ki istediği her legoyu almanın aslında ciddi bir bütçe gerektirdiğini anlasın diye.Başka türlü önüne geçemedik lego masrafının.O yüzden de giderken eğer oyuncak isterse kendi harçlığından alacağını,dikkatli düşünüp karar vermesini ve bir sonraki lego hedefini de göz önünde bulundurmasını söyledik.Kayra'da bu geçerli değil tabi,zaten ona çok oyuncak almıyoruz,ev dolu.Ama oraya gidince ben Kayra için birkaç şeyi çok beğenip,aynı anda aldım.Ve kesin Arda "Bana niye almadınız" der dedim,hatta biraz çaktırmadan almaya çalıştım.Ve fakat,Arda oyuncakları gördü,çok beğendi ve Kayra'ya onlarla oyun oynattı,benim düşündüğüm kelimelerin bir tanesini bile söylemedi.Ben de kötü düşüncelerimle baş başa kaldım öyle...
Ha şöyle de birşey var,bunu da anlatmak lazım.Kayra'ya vereceğim dediği bir sürü kendine ait oyuncağı bir süre önce ayırdık ve Kayra'nın odasına koyduk.Gel gör ki o oyuncakların bir kısmı yine bir süredir türlü bahanelerle(ama ben onun burasını çok seviyordum,onun orası şöyle,bunun burası böyle diye diye)çaktırmadan kendi odasına taşınıyor.Şu yandaki tavşan mesela Arda'nın en sevdiği çıngırağıydı.O zavallı tavşanın kulakları tüm gün Arda'nın ağzındaydı.Kayra'da çok sevdi o tavşanı.Tavşanı Kayra'ya veriyor ama sürekli bir tetikte,bulduğu her fırsatta kendi odasına alıyor,bazen de ben oynayacağım onunla diye tutturuyor.Ya da tavşanı dışarıya çıkardıysak sürekli gözü onda.Unuttuk mu,kaybettik mi,ne yaptık,hep bir sorgu sual halinde oluyoruz.Oynasın ama zarar vermesin derdinde,yersen...
Yine geçen gün büyük bir peluş oyuncak aldı İkea'dan kendine.Rengi çok tatlı,dikkat çekici birşey,ben de Arda'nın odasındayken bunu Kayra'ya verdim."Hayır,onu veremezsin,o kadar da değil,o benim"dedi.O sırada Kayra da oyuncağı ağzına almış,bütünleşmiş ayıramıyorum."Tamam annecim senin,bir dakika sonra sana vereceğim" dedim.Ne yaptı?Gitti,saçma sapan bir oyuncak buldu,geldi.En tatlı ses tonuyla"Kayriiiiş,al bak sana ne getirdim deyip,kısa bir süre Kayra'nın ilgisini dağıtttı.Çocuk tam yeni oyuncağa uzanırken ötekini çaktırmadan elinden kaptı.O anda Kayra'nın saftirik hali de görülmeye değerdi.Yine burda da olayı son derece naif bir şekilde halletti bence,kardeşini üzmeden,ağlatmadan aldı oyuncağını geri.
Bunlar tabi küçük şeyler...Bence aradaki dengeyi çok bozmadan kararında götürüyoruz bu işi şimdilik.Arada bocalasak da topluyoruz bir şekilde.Okuldaki pedagogla da görüştüm birkaç sefer,kardeş kaynaklı gözümüzden kaçan bir sıkıntısı var mı Arda'nın diye.Her şeyin yolunda olduğunu söyledi.
Ben görüyorum Arda'nın gözündeki sevgiyi,kardeşine verdiği değeri.Kayra'nın da bir ortamda Arda varsa başka kimseye bakmayışını,o birşey yapsa da hemen gülsem diye beklemesini de görüyorum.Arda ona baksın diye çığlık atmasına şahit oluyorum bu ara.Bütün amacım aralarında yaş farkı olsa da birbirlerinin herşeyi olduklarını bilerek büyümelerini sağlamak."Bu hayatta benim abim var","Bu hayatta benim kardeşim var" desinler yeter.Sevsinler birbirlerini çok...
ikinci bir çocuk beni hep korkutuyor.. ertuğrulu çok seviyorum.. ya diyorum yeni geleni bu kadar sevemezsem,yazık değil mi ona, ya da tam tersi olursa ertuğruluma yazık değil mi.. kıskanacaklar birbirlerini,ikisine de gönlümce tam vakitli anne olabilecek miyim, vs derken.umut verici bir yazı oldu..genelde gördüklerim duyduklarım okuduklarım hep kavga dövüş üstüne çünkü..maşallah diyeyim aman..caanı gönülden hem de..
YanıtlaSilBir kere çok net şunu söyleyebilirim dünyanın en anlamsız endişesi bana göre 2.bebeğimi de o kadar sevebilecek miyim?Hamileyken de pek endişem olmadı.2 çocuk sahibi tüm arkadaşalarımın söylediği"Evet,seveceksin"oldu.Gerçekten de Kayra'yı kucağıma verdikleri anı hiç unutmuyorum.Bambaşka bir aşk ve kalp çarpıntısı oldu ki ben öyle süper ötesi duygusal bir kişilik değilimdir.Arda'da ilk doğumun heyecanıyla,sonraki adımı bilmemeyle alakalı bir endişe hali varken Kayra'da hissettiğim çok saf birşeydi.Yani kucağına verdikleri an bitiyor herşey,yeni bir aşka yelken açıyorsun.Aralarında çok yaş farkı olduğu için ben daha kolay idare edilebilir bir durum olduğunu düşünüyorum ama şimdilik.Mesela şu ara galiba Ardacığı biraz ihmal ettim onu toparlamnın yollarını arıyorum.Yüzüme gözüme bulaştırıyorum bazen ama ortalamayı yakalamaya çalışıyorum.Göreceğiz bakalım.sevgiler:)
SilKuzu yaaa nasıl da ince detayları takip etmiş. Hiç gözünden kaçırmamış. Onların iç dünyaları çok başka işte. Kimi zaman onları anlamakta zorlanıyoruz. Çok zor teraziyi tutturmak kolaylıklar diliyorum hepimize...
YanıtlaSilÇocukların inanılmaz bir sezgi yeteneği ve algılama kapasitesi var.Ve artık o kadar güzel ifade ediyorlar ki kendilerini.Yani bence biz o yaşlarda aval aval bakan tiplerdik,bunlar bir başka artık,versek atomu parçalayabilecek kapasiteyle doğuyorlar gibi geliyor bazen.Ve Arda'nın okul arkadaşlarına bakıyorum hepsi öyle,inanılmaz bir ifade yeteneği,ne istediğini bilen tavırlar,net duruş.Sadece onları takip etsek,onların iç dünyalarındaki sese kulak versek biz bile iyileşiriz...Sevgiler çok:)
SilYazıyı şimdi okudum önce çok uzun dedim görünce sona gelirken bitmesin istedim. Pinarsoo
YanıtlaSilSen söyleyince farkettim amma uzun yazmışım gerçekten.Hem de bu kısalmış hali Arda ve Kayra arasındaki ilişkide kıskançlık boyutu olmadan da anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki.Beğendiğine çok sevindim.Senin atölyeden çıktığımız o cumartesi günü bizim hayatımızda dönüm noktası oldu.Silkeleyip,kendimize getirdi bizi resmen çocuk:))sevgiler...
SilSelam! Dukujunun dünkü miminden sonra hemen burada aldım soluğu. Benzer tarzda annelik, gündelik yaşam ve çoluk çocuk konularını barındıran bir bloğu kaçıramazdım :) bir de son post kardeş yazısı çıktı, değmeyin keyfime;)
YanıtlaSilBenim çocuklarımın arası 2 yaş 3 ay tam. Biri 3buçuk, biri nerdeyse 1,5 şuan. Büyük oğlum Edo, kardeşsiz hayatını hiç hatırlamıyor, hatırlamayacak. Nasıl bir saltanat sürdüğünün farkında olmadan Maya geldi. Benim için iki küçük bebek çok yorucu/zorlayıcı/bıktırıcı oldu, bunu yadsıyamam. Ama kıskançlık, anne babanın sevgisinden ilgisinden emin olamama gibi soyut düzeyde algısı olmadı. O yüzden işin anne tarafından yaşanan psikolojik boyutunu daha rahat atlattım diyebilirim.
Cinsiyet farklılığı da olduğu için, yeni alınan oyuncak kısmında arıza çıkmıyor pek. Oğlan araba hastası; kıza da mutfak takımı bebek falan filan alıyoruz bu aralar. Abisi pek oralı olmuyor. (Oyuncak seçiminde cinsiyetçi yaklaşım, toplumsal rollere vurgu kısmını sevmiyorum ve onaylamıyorum tabi ki. Ama bizim yönlendirmemiz olmadan kendisi oluşuyor. Ilginç bir konu cidden. Yani edo "bebek ve mutfak" konseptiyle ilgilenmiyor. Ilgilense "amaaan bırak onu oğlum, kız işi onlar" falan asla demeyiz. Aksine teşvik ediyorum hadi hep beraber evcilik oynayalım falan diye. Ama "yek yeaaa" diyor bizimki:)
Neyse az yaş farkı ve cinsiyet farkı olan kardeşlerde durum tespiti olsun diye yazdım, fırsat bulmuşken:))
Bu arada Abi'nin kardeşe alternatif oyuncak sunması ve elinden ikna ederek tatlılıkla alması çok hoşuma gitti. Bizimki de aynı yöntemi uyguluyor bazen. (Bazen ama! Genellikle haldır huldur çekiveriyor:))
Ilk yorumum bu olsun, takipte kalacağım :)
heeeyyy merhaba.Biliyorum ki ben Edo'yla Maya'yı:))Önce Öğrenen Anne'de sonra da Dukuju'da yorumlarını(sen diye hitap ediyorum.kusura bakmazsın değil mi?) okuyorum hep.Geçen gün bloğunu da ziyaret ettim ama koşturma anında yorum yazamamıştım.
SilBenim de kardeşimle aramda 15 ay var.Nasıl bir tek çocuk olduğumu hiç hatırlamıyorum.Evde vardı hep işte biri.Ama en yakın ilkokul arkadaşım tek çocuktu.İlkokul hayatım ona özenmekle geçti niyeyse.Bir kız bir erkek kardeşte yaşlarda yakınsa ilkokul döneminde bir cozutma oluyor sanırım.Hİç kıskançlık hissettiğimi hatırlamıyorum daha çok bir uyuz olma durumu vardı.Lisede falan geçti.
Senin işin çoook zor.Bunalmaz mı insan yaaa.Ben Arda'nın özbakım dertleri olmadığı halde bazen bir daralıyorum.
Kız ve erkek çocukların neyle oynayacakları ya da giyim olayına nasıl yaklaşacakları genlerinde kodlanmış olarak doğuyorlar bence.Onu biz yapmıyoruz sonradan.
Çok sevindim geldiğine...Görüşelim bundan sonra:)))sevgiler...